18|| Cehennem

41.5K 1.5K 403
                                    

Hayatımda ne zaman kalbimin sinirden bu kadar hızlı attığını düşündüm ama ne yazık ki cevabını bulamadım. Çünkü kimse beni bu adam kadar sinirlendirmemişti. Ukala! Merdivenlerden yukarı çıkıp gözden kaybolurken birkaç kez derin nefes aldım. İlk önce sakinleşmeli sonra da hıncımı çıkartmalıydım. Dakikalar önce yaptığım nefes egzersizleri aklıma gelirken derin bir nefes alıp uzunca bıraktım. Bunu birkaç kez daha yaptığımda tüm hücrelerimin rahatladığını hissediyordum. Ellerimi açıp kapadım, parmaklarımı kıtlattım ve tekrar bir nefes alıp merdivenlere doğru ilerledim.

Merdivenlerden çıkarken ayak tabanlarımın sert bir biçimde yere basmasını engelleyememiştim. Her bir adımımda pat pat ses çıkıyordu, saniyeler önce sakinleştirdiğim kalbim yeniden öfkeyle atmaya başlamıştı. Kata gelip odasının önünde durduğumda kapalı kapıyı açıp duvara çarptım.  Hızlı adımlarla içeri girdiğimde gömleğini çıkartmış elinde tutuyordu. Göğsüm hiddetle inip kalkıyor ve burnumdan öfkeyle verdiğim nefeslerim çıkıyordu. Sessiz bir şekilde bana baktığında onun gibi sessizlikle bakmaya devam ettim.

"Sen— Sen hayatımda gördüğüm en ukala insansın!" beyaz gömleğini kenardaki tekli koltuğa savurturken gözlerimi kırptım.

"Ne zannediyordun? Abime söyleyince her şeyin mükemmel olacağını mı? Tebrikler kardeşim, mutlu ol diyeceğini mi düşünüyordun? Ya da Liliana gibi sevinçle karşılayacağını mı?" titrek bir nefes aldım.

"Sana en başında söyledim. Senle ben farklıyız! Dinimiz, dilimiz, ırkımız, inanışımız hoş sen inanmıyorsun da! Her şeyimiz farklı! Her şey bu kadar zorken kilometrelerce uzakta olan abime bunu nasıl anlatabilirdim?" dudaklarını araladığında konuşmaması için elimi kaldırdım.

"Bazen beni şaşırtıyorsun. Özellikle de bana herkese soğuk davrandığın gibi davrandığında!"

"Hiçbir zaman davranmadım." Dudaklarımda alaylı bir gülümseme oldu.

"Peki ya biraz önce yaptığın? Bence o hiç yapmamış olmanı bayağı bir solladı geçti!" bakışlarımı ondan kaçırıp kurumuş dudaklarımı nemlendirdim.

"Seni istemeyecekler. Sana, dinine, ülkene, ailene, inanış tarzına saygı duyacaklar ama istemeyecekler. Hele ki onu gördüklerinde ya da bildiklerinde—" elimle aynı zamanda silahı gösteriyordum.

"İstemeyecekler Marino! Senle beni istemeyecekler." Bana doğru bir adım attığında bende bir adım gerilemiştim.

"Sen abime söylemememin bende hiç var olmamış gibi olduğunu düşünüyorsun. Ama bir kendini onun yerine koy. Liliana seni aradığında sevgilisinin evinde olduğunu söyleseydi ne yapardın?" bu sefer alayla konuştum.

"Bir ton adamı eve yığar sevgilisinin kafasına silah dayardın. Abim bunu yapmaz belki ama sorgulardı. Buraya gelirdi ya da bilmiyorum başka bir şey yapardı. Dedim ya sana saygı duyardı ama istemezdi."

"Hayatım on yaşımdan beri geleceğimi tasarlayarak geçti. Sürekli dilimi geliştirmek için çalıştım, mimar olmanın hayallerini kurdum. İlkokulda, lisede başarılı olmak için çok çalıştım. Üniversiteye girebilmek için geceler boyu uyumadım. Tek gayem çok iyi bir geleceğimin olmasıydı akademisyen olmaktı. Aşk bana çok uzaktı! Başımı defterden kaldırmayarak kaç insanı geri çevirdim sen biliyor musun? Çünkü biri gelirde beni o hayalini kurduğum gelecekten alır koparır dedim. Korktum! Ben öylece yaşar giderken, ta İtalya'dan çıktın geldin. Yıllarca ördüğüm duvarı yıktın geçtin. Sevgililik bana bu kadar uzakken nasıl olurda alelade bir telefonda seni anlatırdım. Hem de bu kadar zorken?" aramızda sessizlik olduğunda dudaklarımı ısırmadan edemedim. 

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now