46 || Test

15.8K 958 53
                                    

Bahar, bir insanla gelebilir insana..

İnsanın hayatı birkaç saniye içinde değişebilir miydi? Konu bensem ve Liliana yanımdaysa tabi ki değişebilirdi. Şuan içinde bulunduğumuz odada çok büyük bir sessizlik vardı. Nefesimi tutmuş öylece Marino'ya bakıyordum. Onun bakışları ise ayaklarımın dibindekilerdeydi. Kıpırdayamadım, aslında bu çok garipti çünkü bu sonucunu bilmediğim bir şeydi. Marino'ya bakmaya devam ederken onun gözleri şimdi gözlerime bakıyordu. Yüzü ifadesizdi ve bu tuhaf hissetmeme neden olmuştu. Bu hissettiğim tuhaf duyguların belki de biraz azalması için derin bir nefes almalıydım ama o nefesi alırsam sanki bu sessizliğin büyüsü bozulabilirdi.

"Abi" dedi Liliana ve bu benim rahatlamama neden olmuştu. Bütün dikkati üzerimden almış ve bu da benim minicik bir nefes almama neden olmuştu.

"Niye peşimizden geliyorsun?" Marino'dan hala bir ses yoktu, donmuş gibi bakıyordu. Dudağımın içini ısırdım ve eğilerek yerdekileri aldım. Odada hala bir sessizlik vardı, bu sessizlik beni biraz ürkütmüştü.

"Abi? Neden bir şey demiyorsun?" Liliananın bu cümlesinden sonra kaşları havalandı, hafifçe yutkunduğunu görmüştüm. Aslında olan pek bir şey yoktu, bir şeyin sonucunu beklemiyorduk.

"Kızıl" dedi. Dudaklarından en sonunda bir kelime dökülebilmişti.

"Bu senin mi?"

"Hayır değil." Dediğimde inanmamıştı. Çünkü test benim ellerimde duruyordu.

"Liliananın kuruntusu." Dedim, sanırım durumu biraz daha batırmıştım. Ben bu cümleyi söylediğim an yan taraftan bir kıkırdama sesi geldi. Ne düşündüğünü biliyordum ama bunu aklımdan bile geçirmedim. Elimdeki testi Lilianaya geri verdim daha sonrasında da omuz silktim.

"Boşuna almışsın." Marino'ya doğru bir adım attığımda aynı zamanda tebessüm etmeye de çalışıyordum ama bunda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Yeni bir adım attım diğer adım da onu takip ettiğinde iki üç adım sonra Marino'nun tam dibindeydim.

"Hadi gidelim, yemeğe devam ederiz." Fakat o kıpırdamadı, yüzüme öylece bomboş bir şekilde bakmaya devam etti. Yeşil gözlerimi kahverengi gözleriyle buluşturduğumda göz bebeklerindeki titremeyi görmüştüm, o titreme bana o kadar çok şey anlattı ki yutkunmadan edememiştim.

"Bunu yapmanı istiyorum." Pütürlü sesi kulaklarımda yankı yaptığında karnıma yumruk yemiş gibi hissetmiştim. Çünkü bu tepkiyi beklemiyordum.

"Seni zorlamayacağım sadece eğer oradaysa bu sefer kaybetmek istemem. Hele ki ailenle görüşmek için Türkiye'ye dönecekken, yaşayacağın üzüntü onu etkileyebilir." Elini kaldırdı, uzanarak yanağımı usulca okşadı. Parmaklarının uçları tenimde dolaştığında kalbim heyecandan çarpmıştı. Elimi tuttu ve odadan çıkarak salona geri indik, Lilianada sessiz bir biçimde arkamızdan geldiğinde Marino söze girdi.

"Siz yukarı çıkmadan önce Marco ile konuştum, babam konusunda artık rahatız. Kontrolümüzde ve bize ulaşamayacağı bir yerde, diğer konuya gelecek olursam Türkiye'ye yarın dönüyoruz. İlk önce İzmir'e, birkaç gün orada kaldıktan sonra Antalya'ya gideriz. İzmir'de kaldığımız süre boyunca abinle telefon görüşmesi yaparız, durumu anlar görüşmek istersen görüşürsün. Direkt olarak Antalya'ya gidersek seni tanıyan biri aniden karşımıza çıkabilir. Yarın gitmek istiyor musun kızıl?" dediğinde yutkundum, kısa bir anlığına içime döndükten sonra başımı olumlu anlamda salladım.

"Bunu daha fazla ertelemek ve kimseyi hüzne boğmak istemiyorum." Yemeğimden bir lokma alıp ağzıma atarak çiğnedim. Her bir çiğneyişimde lokma ağzımda büyümüştü ama çiğnemeye ve yutmaya kendimi zorladım, bu şekilde de tabağımdaki her şeyi bitirdim. Peçeteyle ağzımı silip oturduğum yerden kalktım.

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now