4|| Kupa Ası

73.4K 2.2K 382
                                    

Keyifli okumalar(:

10 Ocak 2015

"Başarılı bir Mimar olmak istiyorsanız Mimarlık tarihini çok iyi bilmelisiniz. Mesleğinizi icra ettiğiniz süre boyunca bu bilgiler size kılavuz olacaktır."

"Cilalı taş devrinin benim için ne yararı olacak anlamadım." İki kız arkamda gülüşürken derin bir nefes verdim. Kesinlikle bu bölümü işgal ediyorlardı. Profesör konuşmasına devam ederken kalemi parmaklarımın arasında döndürüyor ve konuya başlamasını bekliyordum.

"İyi bir dönem geçirmeniz dileği ile.." konuşmasını tamamladığında amfide kısa bir sessizlik oldu. O sırada masanın üzerinde duran telefonumun ekran ışığı yandığında bakışlarım bir saniyeliğine oraya kaydı.

Notlarımın iyi olduğuna dair bir mail ve bu nedenle burs kazandığım yazıyordu. Gözlerim kocaman açılırken en yakın zamanda da öğrenci işlerine uğramam gerektiği de sonuna not olarak düşülmüştü.

Bir yere başvurmamışken bunu nasıl kazanmıştım?

Aklımda türlü türlü sorular dolaşırken profesör tahtaya birkaç başlık ve tarih karalamıştı. Onları deftere geçirirken bedenim burada aklım gelen maildeydi.

"Burçak!" omuzunda hissettiği küçük bir darbe ile arkasını döndü. Ferit gülümseyerek bakarken kaşlarım çatılmıştı.

"Dersten sonra işin var mı?"

"Bir şey mi oldu?" aslında içten içe ne soracağını tahmin edebiliyordum.

"Bir kahve içmeye vaktin var mı?"

"Maalesef. Öğrenci işlerine gitmem gerek." onu yine her zamanki gibi boş çevirdiğimde omuzları düşmüştü. Aslında bir kahve içebilir ve ona arkadaşça kalmanın daha iyi bir fikir olduğunu söyleyebilirdim fakat bunu da yapmaya pek cesaretim yoktu.

Profesör bir yandan dersi anlatıp diğer yandan tahtaya bir şeyler yazarken dikkatimi bir şekilde toplamış hocanın ağzından çıkan tüm notları almıştım. Bu dönem tarih kesinlikle beni zorlayacaktı.

Ne kadar bir süre geçmişti bilmiyordum fakat hocanın 'ders bitmiştir arkadaşlar' uyarısını duyduktan sonra elimde ki kalemi yavaşça bıraktım. İlk gün için sayfalarca not almıştım ve bu dönem her ders bu şekilde not alacaksam şimdiden çalışmaya başlamam gerekliydi.

Parmaklarımı esnetip ardından da defterimi çantama koyarken kapıda kalabalık oluşmuştu. Yerimde oturup kalabalığın dağılmasını beklerken İzel'in çağrısı ile gülümsedim.

"Karşıda Starbuckstayım, hemen gel."

"Öğrenci işlerine uğramam gerekli. Birkaç saatim boş uğrarım."

"Pekâlâ, bekletme" ardından da telefonu yüzüme kapattığında öylece ekrana bakakaldım.

Kalabalık artık iyiden iyiye azaldığında oturduğum yerden kalkıp yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Amfinin merdivenlerinden inerken ayakkabılarımdan çıkan topuk sesi ile yüzümü buruşturdum. Bunu sevmiyordum ve abime bu ayakkabıyı almamamız için yalvarmıştım.

Ailem aklıma gelince yüzümde bir tebessüm oluştu. Tarlada hasat zamanıydı ve onlarla yoğun oldukları için birkaç gündür konuşamamıştım. Seslerini duymayı özlemiştim. Babamın numarasını çevirdiğimde birkaç çalıştan sonra neşeli sesini duydum.

"Kızıl kızıım. Kızıl güzelim nasılsın?" aklıma bir hafta önce bu kelimeyi duyduğum adam gelirken gözlerimi kırpıştırıp başımı salladım.

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now