39 || Cinque Terre

15.1K 1.1K 147
                                    

Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir.. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vaktidir. Kapana kısılmışken ayağa kalkmaya çalışmanın tam vakti..

       Sabahattin Ali

Göğsümde büyük bir baskı vardı. Bu öyle büyük bir baskıydı ki nefes almamı zorlaştırıyordu. Elimdeki kâğıt buruşmuştu, bunu bile ne zaman yaptım bilmiyordum. Kafamdaki düşüncelerle yaptığım hareketler uyuşmuyordu. Çünkü bedenim öldüğü için tepki verirken düşüncelerim yaşıyor diye inkâr ediyordu. Marco bana ifadesiz bir yüzle bakarken dişlerimi alt dudağıma geçirip kaşımı kaldırdım.

"Sence bu doğru mu Marco?" sorumla sessiz kalmaya devam etti ve ben ona doğru birkaç adım attım.

"Yıllar boyunca aramadığımız tek bir yer bile kalmadı. Hastane, oteller daha birçok yere baktık öyle değil mi Marco ama bulamadık?" başını salladığında bende onun gibi başımı salladım.

"Mezarlığa bakmak hiç aklıma gelmedi çünkü buna ihtimal vermedim. Ölümün onu alıp götüreceğini düşünmemiştim. Bu yüzden de orada aramak gereksizdi ama şimdi görüyorum ki ilk oraya bakmam gerekiyormuş."

"Bay Mancini" dediğinde sözünü kestim.

"Buna hiçbir zaman ihtimal vermedim, şimdi de inanmıyorum Marco! Anladın mı beni?"

"Evet anladım Bay Mancini."

"Güzel, sevindim. Şimdi ne yapacaksın biliyor musun?" bana bakmaya devam ettiğinde hafif bir tebessüm ettim.

"Jet'i hazırlamalarını söyleyeceksin! Türkiye'ye dönüyoruz." O mezarı görecektim, gerekirse ellerimle kazıyacak ve bakacaktım. Yoksa buna asla ama asla inanmayacaktım! Marco odadan çıkmak için izin istediğinde kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Liliana elindeki poşeti bırakıp yanıma doğru hızlı adımlarla geldi.

"Ne oldu? Marco mesaj atmış." Sessiz kaldığımda kolumu tutarak hafifçe sıktı.

"Abi?" diye direttiğinde elimdeki kâğıdı uzattım.

"Kızıl bulundu."

"Gerçekten mi? Neredeymiş, iyi miymiş?" mavi gözleri mutlulukla parlarken kâğıdı almayı es geçip bana sıkıca sarıldı.

"Bulunacağını biliyordum." Ondan ayrıldığımda elimdeki kâğıdı fark etmişti.

"O Nedir?"

"Nerede olduğunu gösteren bir kâğıt Liliana" dediğimde kâğıdı aldı ve anlamsız bir şekilde baktı. İnceledi ve saniyeler sonra da gözlerindeki mutluluk kendisini büyük bir boşluğa bıraktı. Dudakları ise titredi ve titrememesi için onları ısırdı. Birkaç saniye kendi düşünceleriyle baş etti en sonunda da bununla başa çıkamayacağını anlayarak mırıldandı.

"Ölmüş mü?" yutkunduğunda derin bir nefes aldım. Kızılın öldüğüne inanmıyordum, inanmıyordum çünkü ölseydi hissederdim.

"Kâğıtta öyle yazıyor ama inanmıyorum! Türkiye'ye gidiyorum, göreceğim." Dudakları yeniden hüzünle titredi, sonra gözlerini kırptığında mavi gözlerinden yaşlar süzüldü.

"O benim en iyi arkadaşımdı." Dedi ve kâğıdı yere doğru bıraktı. Kâğıt yere doğru süzüldüğünde gözlerim kısa bir anlığına kapandı. Gözlerim kapandığı an kâğıttaki tarih gözlerimin önünde belirdi. Gittiği tarihten bir ay sonrasını gösteriyordu. Yani benim yanıma gelmek için verdiği zamanda gitmişti. Göğsüm sıkıştı, onun bambaşka bir yerde olma düşüncesi içimi burktu.

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now