41 || Pijama

18.5K 947 77
                                    

İtalyan Adamlar Serisinin 2. kitabı olan Ruhban'ı yayımlamaya başladım. Tanıtımını bölüm sonuna bırakıyorum. Okumak isterseniz profilimden bulabilirsiniz.

Ve aşk onlara çok yakıştı. Her kadına yakışmaz mı zaten?

Sema Soykan

Burçak

Bedenim büyük bir boşluğun içerisindeydi. Ben ne yaparsam yapayım, ne söylerse söyleyeyim o boşluk dolmuyor ve beni mahvediyordu. Kimdim ve neydim? Yaşım gerçekten de kaçtı? Adım gerçekten de bu muydu? Bilmiyordum. Dört yıldır büyük bir karanlığın içinde yaşıyor öylece de hayatıma devam ediyordum. Yolda yürüdüğüm her bir yüze dikkatlice bakıyordum, belki bir gün birisi beni fark eder, tanır ve bende kim olduğumu bilebilirdim.

Burada, bu küçük kasabanın içerisinde sıkışıp kalmıştım. Fakat ne kadar sıkışıp kalırsam kalayım burayı seviyordum. Çok az insan olması ve herkesin birbirini tanıması harikaydı. Herkes çok iyi anlaşıyordu ve bu bana nedense iyi geliyordu. Haftanın belirli günlerinde bu kasabadan çıkıp İtalya'nın diğer şehirlerini geziyordum. Kendimle ilgili, hatırlayamadığım geçmişimle ilgili küçük ipuçları arıyordum. Bir yerden devam edebilmem için geziyordum ama yoktu. Kafamda büyük bir kilit vardı ve o kilidin açılması için çözümüm yoktu.

Derin bir nefes alarak karşımdaki aynadan kendime baktım. Kısa kızıl saçlarım birbirine girmiş, yüzüm daha da beyazlamıştı. Bedenimde çok büyük bir yorgunluk, başımda ince bir sızı, sırtımda ise baskı olduğundan bir acı vardı. Bu yüzden sabaha kadar pek uyuyamamıştım, bedenim dinlenmek için can atarken canımın acısı oldukça fazlaydı. Yıllar önce unutmak istediğim o acılar yine ve yeniden bedenime gelip konmuştu. Gözlerimi kapatıp derin ve uzun soluklu bir nefes verdim.

Dört sene önce gözlerimi bir hastane odasında açtığımda tamamen yalnızdım, hatta o kadar yalnızdım ki adımı bile bilmiyordum. O an aklıma geldiğinde bütün bedenim ürperdi, İtalyanca bilmiyordum, Türkçe ve İngilizce biliyordum ama adımı bilmiyordum. Çok garipti, iki dile sahiptim ama adıma sahip değildim. Odama gelen İtalyan hemşire ile anlaşamamıştım, o İngilizce bilmiyor ve bense İtalyanca bilmiyordum. O gün bedenimdeki acıma bir yenisi daha eklenmişti. Kendimi ve yaşadığım acımı anlatamadığım için dakikalar boyunca ağlamıştım. Bu çok ama çok acı bir durumdu..

Tekrardan derin bir nefes aldım, göğsümün üstünde büyük bir baskı vardı. Tıpkı o zaman yaşadığım baskının aynısını hissettiğimde avucumun içini iki göğsümün arasına koyarak yeniden gözlerimi kapattım. Derin bir soluk aldım, derin derin solumak iyi hissettiriyordu. İçimde beni sıkan o hisleri biraz da olsa hissetmiyordum. Sanki içimde kapkaranlık bir perde vardı ve ben her derin bir soluk aldığımda o perde aralanıyor ardından da masmavi gökyüzünü görüyordum.

Nefes aldığımda o gökyüzünü tekrardan gördüm, göğsümdeki acı biraz hafifledi ve gözlerimi açarak yeniden kendime aynada baktım. Alnıma gelen kızıl saçlarımı geriye attım, sonra da gözüm kaşımın üstündeki yara izine kaydı. O nasıl olmuştu bilmiyordum, dört yıl önce gözlerimi açtığımda gözümün milim ötesinde kocaman bir gazlı bez yapıştırılmıştı, kolumda ve ayağımda sarılı alçılar göğsümde sırtımda sayamayacağım kadar morluklar vardı. Bedenimdeki ağrı ise dediğim gibi katlanılmazdı.

Oturduğum yerden ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak birkaç saniye öylece durdum. Tekrardan aynadan kendime baktım ve oturduğum yerden kalktım. Kalktığım an sırtımda yeniden bir ağrı hissettim, yüzüm buruşurken dudaklarımdan acı bir fısıldama döküldü. Bir adım attığımda gözüm kolumdaki saate kaydı, öğlen olmasına bir saat kalmıştı. Pastane ne durumdaydı onu bile bilmiyordum. Odamdan çıkıp koridordaki küçük banyoya girdiğimde aşağıdan ismimi duydum.

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now