6|| Yalancı Kızıl

59.6K 2.2K 104
                                    

Keyifli Okumalar (:

Pekâlâ! Sanırım en nefret ettiğim anlardan birinin içindeydim. Ne olduğunu bile anlamadan sırtını dönüp giden Marino'nun arkasından öylece bakakalmıştım.

"Ne olduğunu hiç anlamadım." Togay yanımda şok olmuş bir şekilde söylendiğinde dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Sana katılıyorum."

"O adamı nereden tanıyorsun? Taşmış." Bu dediğine kahkaha attığımda bana eşlik etti.

"Hadi gidelim, donduk. Yolda anlatırım." Koluma girdiğinde gülümsememi bastırdım. Erkekler onun tercihiydi ve bu tercihinden dolayı da onu asla yargılamıyordum. Sadece yorumları kahkaha atmama neden oluyordu.

"Hadi artık Burçak." birkaç adım atmıştım ki sitemle söylendi.

"Ah, tamam. Öğrenmeden peşimi bırakmayacaksın." 

"Kendisine ders veriyorum."

"Ne dersi?"

"Türkçe"

"Ha bi de! Ne zamanda beri?"

"Bir ay olmuştur herhalde"

"Adamın İtalyan olduğu 800m öteden anlaşılıyor, karı gelmiş Türkçe dersi diyor. Bebeğim anladık dil eğitimi de o diller hiç mi birbirine değmiyor?" bu soğuk havaya rağmen yüzüm alev almıştı. Tanrım, bu çocuk edepsizdi.

Zaten bu yüzden de İzel'le daha iyi anlaşmıyor muydu?

Başımı sallayarak düşüncelerimden kurtuldum ve yürümeye devam ettim. Fakat aklımı karıştıran bu düşüncelerden ne kadar uzaklaşmaya çalışsam olmuyordu. Marino bana kızıl yalancı demişti! Ah ne yalanı söylemiştim ki?

"Sessizleştin." sessiz kalmaya devam edip omuz silktim.

"Adamın söylediğine mi bozuldun?"

"Evet! Ah ona ne yalanı söylemiştim ki?"

"Bilmem. Derste falan sorabilirsin. Eminim bir yanıtı olacaktır."

"Bakışlarını görmedin mi? Neredeyse, gözleriyle bizi boğacaktı. Resmen tüylerim ürperdi." Başını salladı ve caddenin köşesini döndük.

Okulda burs için birkaç belge istenmişti ve ben kimliğimi kaybettiğim için nüfus müdürlüğüne kimlik başvurusunda bulunmak için gidiyordum. Ve tüm gün koşturup yorgunluktan öleceğim içinde bugün ki dersi ertelemiştim.

Tanrım, bunun neresi yalancılıktı ki?

"İstersen işimiz bittiğinde yanına gidebilirsin, ya da telefonla ara sor."

"Telefonda söyleyeceğini sanmam. Yarın derse gittiğimde sorarım." çiseleyen hava şiddetini arttırdığında adımlarımızı hızlandırdık. Müdürlüğe varmamıza çok az kalmıştı ve ıslanmak en son isteyeceğim şeylerden birisiydi.  

Koşturarak ve insanlara çarpmamaya çalışarak binaya geldiğimizde soluk soluğa kalmıştım. Togay ellerini dizlerine dayayarak hızlı hızlı soluklandı. 

"Kızım tazı mısın ya?" gür bir kahkaha atığımda birkaç kişinin dikkatini çekmiştim.

"Dilim dışarı fırladı." gülmekten karnıma kramplar girerken gözümdeki yaşı sildim ve doğruldum.

"Bu kadar yeter ama patlayacağım." ellerimle yüzümü yellendirdim ve merdivenlere doğru ilerledim. Neyse, en azından iki üç saniyeliğine de olsa Marino'yu kafamdan atabilmiştim.

Esmer |İtalyan Adamlar Serisi 1|Where stories live. Discover now