Bölüm 2 - 07 / TESEDÜF

345 50 6
                                    

Birdakika içinde birçok gün var

Koşarken hızımı yavaşlatmaya çalıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Koşarken hızımı yavaşlatmaya çalıştım. Artık resmen ölümle yaşam arasındaydım. Seth çoktan kütüklere geçmiş, bana doğru geri bile dönmeye başlamıştı. Ağaçlar arasında gözüme kestirdiğim ilk uygun yere doğru tökezleyerek zar zor yürüyüp kendimi bir daha asla kalkamamak üzere yere attım.

Ciğerlerim etrafta ne kadar oksijen varsa açgözlü bir şekilde sömürürken nefes nefesiydim. Gözlerimi kapatıp rahatlamaya çalışırken, en azından Seth gelene kadar nefes alış verişlerimi kontrol altına alırım diyordum ki ben de o şans neredeydi?

Gözlerim kapalı olduğundan onu göremesem de üstüme düşün gölgesinin farkındaydım.

Göz kapaklarımı araladığımda üstüme doğru eğilmiş gözlerinde muzip parıltılarla bana bakıyordu. "İyi misin?"

"Daha iyi günlerim oldu tabi." dedim hırıltılı soluklarım arasından.

"Mesela yatağımın altında sakladığım kutudaki çikolata parçacıklı son kurabiyeyi Edwin'in yediğini anladığımda, ya da geçen sene Edwin'lerin arka bahçelerindeki barbekü partisinde havuza balıklama atlayıp, bikinimin üstünü dakikalarca aramak zorunda kaldığımda." Bir an için duraksayıp o anın yaşattığı utancı bir kez daha yaşadım resmen. "Tanrım! Tüm ailesi oradaydı ve küçük yeğeni resimlerimi çekmek için etrafta koşuşturup annesinin telefonunu ararken, hepsi seferber olmuş bikinimin üstünü arıyordu."

Bir kahkaha atıp hemen yanıma bırakıverdi o da kendisini.

"Peki, buldu mu?" Kafamı ona doğru çevirip gözlerimi kısarak ne demek istediğini anlamaya çalıştım.

"Yeğeni, telefonu buldu mu?"

Bir an kaşlarımı çatarak cidden sorusunu düşündüm. "Sanmıyorum..." Siktir! Çocuk resmen Edwin'in büyümüşte küçülmüş haliydi ve cidden telefonu bulup, bulamadığını hiç düşünmemiştim.

"Sanırım bunu Edwin'e sormam gerekecek." derken hala sırıtıyordu.

Şakayla karışık omzuna bir yumruk attım. "Pislik yapma lütfen."

Bana oyuncu bir ifadeyle gözleri hayret dolu açarak baktı. "Aramızdaki çekime ve ihtimallere karşı koyan sensin. Bir şeyler hissetmemek için elinden geleni yapıyorsun. Hatta bu yalan söylemek anlamına gelse bile. Bu yüzden pislik yapan biri varsa o kesiklikle sensin."

Söylediklerini ispatlar gibi, "Neden bahsettiğin hakkın da hiçbir fikrim yok." dedim.

Bana gördün mü bak der gibi bakıyor olmasına ise aldırmadım. Ya da aldırmamaya çalıştım.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now