Bölüm 3 - 35 / BASTIRILMIŞ DUYGULAR

291 48 18
                                    

"...Ama bir bildiği daha vardı, içinde bastırılmış duygular adına tutuşmuş ne varsa dile getirilmeliydi. Bugün olmazsa, yarındı."

Sıklıkla tercih ettiği gibi yine siyahlar giymişti ama bu kez hem gömleği, hem de kravatı grinin o yumuşak tonlarındaydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sıklıkla tercih ettiği gibi yine siyahlar giymişti ama bu kez hem gömleği, hem de kravatı grinin o yumuşak tonlarındaydı. Her zamanki gibi fazlasıyla yenilip yutulası görünüyordu. Bu kadar göz kamaştırıcı olurken, girdiği her yerde ortalığı tıpkı şu an olduğu gibi karıştırmaması mümkün değildi tabi.

Ne yazık...

"Bay Douglas!" dedim boğulur gibi.

Kızlar benimle birlikte toparlanıp hızla selamladılar onu. 

Ya da denediler...

Çünkü Grace'in yaşadığına dair tek belirti ona hayretle, "Merhaba." demesinden ibaretti mesela. Onun dışında öylece gözünü dikip bakmak ve beni huzursuzlaştırmakla meşguldü.

Amber içinse beyin umması geçiriyor demek en uygun tabirdi. "Bay Douglas?" dedi soru sorar gibi ve sonrası bir süre için hiç gelmedi.

Nell ise beni şaşırtmayıp oturduğum tezgâhın kenarına gelerek hafifçe eğildi ve şuh bakışlarını Vincent'a dikerek "Bu ne güzel bir sürpriz böyle? Size nasıl yardımcı olabiliriz?" diye sordu.

Kafasına bir tane patlatmama ne kadar az kaldığını bilerek başlasaydı keşke yardımcı olmaya.

Nell'in üstündeki öfkeli bakışlarımı kaçırmayan sadece Vincent'tı. O an, orada üstüne atlayıp bölgemi işaretler gibi dudaklarına yumulmamak için zor tutuyordum kendimi.

Bir şey istemeyeceğini düşünüyordum ki bakışları bir an kızların üstünde gezindi ve kalbe taklalar attırmasıyla meşhur olmakla kalmayıp, bu konuda bir profesyonel olduğunu da düşündüğüm usta gülümsemelerinden biriyle, "Aslında." dedi. "Eğer zahmet olmazsa siz ne içiyorsanız bir tane alabilirim."

O an herkes tezgâhın altında duran içki kadehine baktı şaşkınlıkla. Çünkü ben dışında hepsi Grace'in özenle hazırladığı ve toksik ilişkilerden arındırıcı olduğunu idda ettiği şeker pembesi bir kokteyl içiyordu. Hani şu içinde bolca şemsiye olan, flamingolu, çilekli ve ponponlu kürdanlarla süslenmekle kalmayıp bir de üstüne içmek için ucu kalp şeklinde düğümlü pipetler kullanılanlardan...

Vincent bunlardan bir tane içeceğine muhtemelen etekle işe gitmeyi tercih ederdi.

Bakışları kızlarındakini takip ettiğinde yüzünün aldığı dehşet ifadesi düşüncelerimde haksız olmadığımı kanıtlar gibiydi. Kıkırdamamak için dudaklarımı sertçe birbirine bastırdıysam da pek başarılı olabildiğim söylenemezdi.

Bakışları beni bulunca gözleri elimdeki biraya sanki yaşam simidi gibi tutundu. "Belki de Scarlett ne içiyorsa sadece ondan almalıyım?"

Tam o sırada Edwin ofislerin olduğu koridordan çıkıp hızlı adımlarla yanımıza gelmeye başladı. Biraz yaklaştığı an bakışlarının sadece Vincent'ın üstünde olduğunu gördüm, daha da ilginci hiç şaşırmış gibi görünmemesiydi sanırım.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now