Bölüm 2 - 13 / ATAK

324 51 19
                                    

Acı, samimi olmaktan çok tedavisi olmayan kötülükler için aşındırıcıdır.

Uyandığımda daha gözlerimi açmadan bile Seth'in odada olmadığını biliyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uyandığımda daha gözlerimi açmadan bile Seth'in odada olmadığını biliyordum. Ruhumu yatıştıran varlığı eksikti sanki. Yanılıyorduysam da gözüm kapalı bir şekilde elimle yanımdaki boşluğu yokladığımda emin oldum ve delicesine sırıttım.

Sırıtışımın iyice genişlemesinin sebebiyse birkaç saat önce ilk, ikinci ve üçüncü seferde yaptıklarımızı canlı görsel bir şölen gibi zihnimden geçirmemdi. Yatakta, duşta, duştan çıktıktan sonra duvarda...

En sonunda Seth'i aramak için kendimi zorlayarak yatakta doğruldum. Ayağa kalktığımda varlığından bile habersiz olduğum kaslarımda hissettiğim tatlı sızı bana yaşananların bir rüya olmadığını hatırlatır cinstendi.

Kendi kıyafetlerimi es geçerek, Seth'in dolabına yöneldim ve tişörtlerinden birini üstüme geçirdim. Seth'in kokusuyla kuşanmış bir şekilde kendimi çok daha iyi hissediyordum.

Merdivenlerden indiğimde onu mutfakta bana arkası dönük bir şekilde ocakta bir şeyler pişirirken buldum. Altında sadece bokserıyla orada öylece tencere ve tavalarla uğraşırken tapılası görünüyordu.

Tanrı Aşkına! Ne yani yemekte mi yapabiliyordu? Sırf bu yüzden cidden ona evlenme teklifi etmeyi düşünmeliydim...

Merdivenlerden indiğim an varlığımı fark etmiş gibi yüzünde kanımı kaynatan bir gülümsemeyle bana doğru döndü. Mutfak, her erkeğin seksiliğini iki katına çıkarırdı zaten ancak içindeki Seth olunca kesinlikle manzaranın resmi yapılasıydı. Kendime engel olamadan elimdeki telefonu çıkartıp birkaç resmini çektim.

"Ne yapıyorsun?" diye sorarken şeytani bir sırıtışla üstüme doğru gelmeye başladı. Avını gözüne kestirmiş bir avcı gibi gözlerini üstüme dikmişti. "Bu anı ölümsüzleştiriyorum." dedim. Bir yandan da geri geri gidip aramıza mesafe koymaya devam ediyordum. Hızını arttırdığı an en az bir düzine resmini çekmiş olmalıydım. Hızla merdivenlere doğru kaçmaya başladım ancak daha ilk basamağı çıkmıştım ki beni belimden kavrayarak omzuna atıp, telefonu da boşluğumdan faydalanarak elimden aldı. Tekrar mutfağa yönelip beni tezgâha oturturken geriye doğru çekilip ardı arkasına o da resimlerimi çekmeye başladı.

Aldırmadım bile... O da bunu fark ederek yanıma yaklaştığında kolundan tutup kendime doğru çektim ve dudaklarına yapıştım. Bir yandan beni tutkuyla öperken bir yandan da resimlerimizi çektiğinin belli belirsiz farkındaydım. En sonunda ayrıldığımızda telefonumdan resimleri kendisine de gönderdi. İçlerinden en usturuplu olanlarından birini telefonunun ekranına sabitlemişti bile. Resme bakarken gözleri ışıldıyordu, kollarımı arkaya doğru atıp, avuç içlerimi tezgâha dayamışken geriye doğru yaslanmıştım. Bacaklarımdaki tişörtü ancak kısa bir mini elbise olabilecek kadar tenimi kapatırken, kafamı hafifçe yana eğmiştim ve saçlarım dalga dalga önüme düşmüş göğüslerime kadar geliyordu. Ancak resimdeki en önemli şey yüzümdeydi. Gözlerim ışıldayarak Seth'e öyle bir bakıyordum ki kimse ona sırılsıklam âşık olduğumu inkâr edemezdi. Dudaklarım hafif bir gülümsemeyle aralanmış, bakışlarım pusluydu ve mutluydum.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now