Bölüm 3- 51 / SAVAŞÇI

284 48 17
                                    

Ben özellikle fantastik hikayelerimde bu şarkıyı kullanmayı seviyorum. Genellikle de kadın savaşçılarımın zirve yaptığı anlarda... Scarlett'da benim gerçek hayat kahramanım. Bölümdeki istatisksel verileri ben internetten buldum. Yanlışım olduğunu pek sanmıyorum ancak olabilir de tabi... O durumda bunun sadece bir hikaye olduğu söylerim, bir kurgu ve verilerin gerçekçiliğini değiştirmediğini söylerim her şeye rağmen.... Keyifli okumalar.

Yol boyunca gergindim...

Huzursuzca yerimde kıpırdanıp duruyor ve aklımdan binlerce kez -organizasyon sorumlularından biriyle en az yüz kez- prova ettiğim konuşmayı tekrar edip duruyordum. Hatta bazen sesli olarak mırıldanıp Vincent'ın, akli dengemden henüz şüphe etmediyse bile yavaş yavaş kuşkulanmasına sebep olmaktan da korkuyordum.

Yemeğin yapılacağı gala salonunu ve her türlü masrafı Jason'un firması ücretsiz olarak üstlenmişti. O yüzden bu gece Vincent dışında yanımda olmasının bana huzur vereceğinden emin olduğum en az bir kişi daha vardı.

Oraya vardıktan sonraki ilk beş dakikayla ilgili pek bir şey algılayabildiğim söylenemezdi. Giriş kapısının önündeki yol ve merdivenler boyunca sıralanmış basın mensuplarının arasından yürüdüğümüz süre zarfında, flaşlar gözümde havai fişekler gibi patlayıp durdu ve ben elimden geldiği kadar gülümsemeye ve geçici körlük yaşadığımdan dengemi korumak için elimi sıkıca tutan Vincent'a odaklanmaya çalıştım.

Her yerden birileri bir şeyler soruyor, Vincent'a seslenerek dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Garet, hemen arkamda durup tüm dikkatini bana verirken Liam koca cüssesiyle hemen yanımızda yürüyordu.

Ancak o kadar ses arasında biri hepsini bastırarak, "Kız arkadaşınızın bir sahtekâr ve katilin kızı olması sizi rahatsız etmiyor mu Bay Douglas?" diye sorarak bir an için adımlarımın tökezlemesine sebep oldu.

Vincent anında durdu ve Garet beni omuzlarımdan tutup aynı şeyi yapmama sebep olmasaydı, Vincent'ın koca bedenine çarpıp dengemi kaybederek kendimi kıç üstü yerde bulmamam işten bile değildi. Kafamı kaldırıp Vincent'a baktığımda nefret ve küçümsemeyle parlayan gözlerini soruyu soran gazeteciye diktiğini gördüm. Aman Tanrım! Onu oracıkta öldürmek istiyor gibi görünüyordu. 

"Sorunu bir de şimdi tekrar et." diye buyurdu. Sesi bu zamana kadar asla duymadığım ürpertici bir tondaydı.

Bir an herkes sustu. Sanki dünya dönmeyi, insanlar nefes almayı, rüzgâr bile esmeyi kesti.

Ancak adam allak bullak olmuş ifadesiyle ağzını açıp, Vincent'ın istediği gibi tekrar edemedi sorusunu.

Vincent kafasını sertçe sallayarak, "Ben de öyle düşünmüştüm." deyip nefret dolu bakışlarını bir süre adamın üstünde gezdirdikten sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam etti.

Ve ben yeniden nefes almaya başladım.

Ancak tam kapıdan içeri gireceğimiz sırada bir gazetecinin yüzüne tuttuğu mikrofonun ardından sorduğu soruyla hissettiğim tüm o rahatlık anında uçup gitti.

"İlişkiniz gayet ciddi gibi görünüyor Bay Douglas? Acaba ufukta bir evlilik planladığınız şeklinde yorumlayabilir miyiz bunu?"

Siktir! Fal taşı gibi açılan gözlerim yine duraksayan Vincent ile kadının arasında gidip geliyordu.

Bana saatler hatta günler gibi gelen o birkaç saniyenin ardından Vincent, bu kez az önceki tavrıyla tamamen tezat bir ifadeyle gülümsedi ve "Eğer Scarlett'ı ikna edebilirsem." diye cevap verip bir akıl tutulması yaşamama sebep oldu. Sonraki birkaç dakika, sisli bir tabakanın ardından geçip giden insanların görüntüleriyle doluydu sadece. Birilerine gülümsüyor, tanışıyor, sohbet ediyor ancak ne halt edip, ne dediğimle ilgili pek bir şey hatırlamıyordum.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now