Bölüm 3 - 61 / GERÇEKLER

309 54 186
                                    

Harikasınız! Bir önceki bölümle ilgili tüm yorum ve teorileri okudum. Genelde vakitimi hastanelerde harcadığım için geri dönemedim sizlere ama çok mutlu ettiniz beni. Gerçeğe çok yakın pek çok fikir var. Oğlumun sağlıyla ilgili biraz sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Çok şükür çok ciddi bir sorun olmasa da ufak bir ameliyat geçirmesi gerekiyor ancak bir türlü hastalıktan kurtulamadığı için, (girip, ökrürük vs gibi) ameliyata alamıyorlar. Ne yeni bölümler yazabiliyor, ne de zaman ayırıp düzenlemeler yaparak yeni bölüm atamıyorum kolayca. O yüzden bir süre, yani ben bu süreci tamamen atlatana kadar biraz düzensiz ilerleyeceğiz. Zamanım olduğunda burada olacağım. Seviliyorsunuz. Yorumlarınız ve fikirleriniz için tekrar teşekkürler... 

Bu işte uzman değildim ama dediğim gibi; benim durumumu bile kanıtlayabilmiş sayılmazlardı. Hiçbir şey Vincent'a açılmıyordu. LSD'yi bile kendim almış olabilirdim. Bu durumda en fazla doktor şüphe çekerdi, ya da kan testini yapan kurum. Ancak her birinden çoktan kurtulmuşlar, geride tek bir iz bile bırakılmamışlardı.

Seth umut dolu gözlerini benimkilere dikti o an ve "Bağlantılarını kanıtlayacak her hangi bir şey işimize yarar." dedi. "Banka hesapları, yazışmalar, ucu kendisine dayanmasa da elinde tuttuğu yazılı anlaşmalar, yanında gördüğün birileri gibi?"

"Benimle sırf intikam için evlendiği ve oyuna getirdiği ortada." demek bile sanki karnıma art arda tekmeler yemişim gibi can yakıcıydı. "Bu durumda yanımda dikkatli davranacağını ve onu sonradan zora sokacak tek bir açık bile vermeyeceğini biliyor olmalısınız."

"Bundan emin olamazsın." dedi içtenlikle gülümserken. "Hatırlayabileceğin ufacık bir detay, şahit olduğun kısa bir telefon konuşması bile yeri gelip davanın seyrini değiştirebilir Scarlett. Hep yanındaydın, kimsenin yaklaşamadığı kadar ona yakındın. Bir arama emri çıkartabiliriz. Bir kasa, bir mekan, bir konuşma, bir bağlantı... Bize ne verirsen şansımızı denemeye hazırız."

Kafamı hayır der gibi iki yana salladım. Netice de artık ben de oyundaydım ve oyunun ilk kuralı kimseye güvenmemekten geçiryordu. Bunu acı deneyimler sayesinde öğrenmiştim. "Demek ki değilmişim." derken boğuk sesim çatlamış, tutamadığım gözyaşlarım yanaklarıma akmaya başlamıştı. Yıkılıp, darmadağın olmamın tek getirisi Seth'in sözlerimden biraz bile şüphe etmemesiydi.

Uzanıp parmaklarıyla nazikçe gözyaşlarımı silerken bir başkasının yanında kendime hâkim olamadığım için utanç ve kızgınlık da duyuyor ve hislerimi belli etmemeye çalışıp, minnetar rolümü oynamaya devam ediyordum.

"Bir daha canını yakmasına asla izin vermeyeceğim Scarlett." dedi o korumacı içgüdüleriyle yemin eder gibi ve histerik bir kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Daha önce de yemin ettiğine şahit olmuştum Seth'in. Gerçi bunlardan biri de ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olacağını söylediği anlardan biriydi... Ancak neredeyse yüzde onluk bir olasılık, benim için tam olarak bir anlam ifade etmiyordu.

O an için benden bir tepki, bir onay beklediğini anladım ve yine sırf dokunuşundan uzaklaşmak için kafamı sallayarak onayladım onu.

Ancak o hareket etmeyince hafifçe geri çekilip arkama yaslanan ben oldum. Derin bir iç geçirdi bana bakarken, sonra önüme bir adamın resmini çıkardı. "Bu adamı hatırlıyor musun Scarlett?"

Gözlerimi kısarak resme bir an baktım. Ancak benden cevap beklemeden, "Bu adam bize saldırıp, Cary'yi öldüren adam." deyip nefesimi kesti. "Nichola Pertva."

Jason'ın, bana cesedinin şehrin dışında tenha bir sokaktaki çöp tenekelerinden birinde atıldığını ve o sırada cebinde Seth'in cüzdanı ve telefonu olduğunu söylediğini hatırlıyordum. Birilerinin tetikçisi olduğu sonucuna vardığımızı da...

İntikam KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin