Bölüm 3 - 53 / PERİ MASALI

219 51 21
                                    


"Evlen benimle Scarlett. Benim ol, hayatımı paylaş benimle."

"Aman Tanırım..." Belli ki kelime dağarcığım bir süre sadece bundan ibaret olacaktı.

"Birbirimizi her an mutlu edemeyeceğimizi biliyorum. Bu ikimiz içinde fırtınalı bir denize açılmak olacak. Sadece mutlu günlerimizi paylaşalım birbirimizle, üzgün olduğumuz her anı daha katlanılır kılalım birbirimiz için ve birbirimizi üzdüğümüzde affedici olalım ki diğerimizde kolaylıkla aynısını yapabilsin. Takımda birinin daha olmasının tadını çıkaralım." Kelimeleri ne derse desin ben ses tonundaki o hüznü, beklentiyi ve umudu duyabiliyordum. Bunu istemeyeceğimden, onunla aynı noktada olmadığım korkusunu hissettiğinden emindim.

Ona gülümseyip, "Bunu sevdim." dedim. "Takımda birinin daha olacak olması fikri güzel." Sadece karanlık yanını düşünüyordu. Hayatıma getirdiği ışığı, kabul edişi, güven hissini ve sevgiyi görememesi kahrediyordu bazen beni. Bana özgürlüğümü geri vermişti Vincent. Korkusuz bir hayat vermişti bana. Bunun karşılığında evlilik yemini etmek anlamsız kalırdı. Onun için, bizim için yapabileceğim şeylerin sınırı yoktu. Onu öyle delice, akıl almaz bir şekilde seviyordum işte. Bir gün bunu göreceğini umuyordum sadece. 

"Yani bu bir evet mi?" diye sorarken onu hiç bu derece heyecanlı görmediğimi düşünüyordum. Başta ona delicesine karşı koymuştum ama şimdi hayatımın kalanında başkasıyla yaşadığımı hayal bile edemiyorum

Kafamı sallayarak onayladım onu. "Bu kesinlikle kocaman bir evet." dediğim an anında sanki beni öpmese bir an daha yaşayamayacakmış gibi dudaklarıma yapıştı. Ağzının sıcak baskısının altında eriyecektim neredeyse

Nefes almak için geri çekildiğinde, "Seni seviyorum. Seni ölene dek seveceğim ve bundan sonra bir hayat varsa seni onda da seveceğim." dedi yemin eder gibi. Yapabileceğine dair tek bir şüphem yoktu.

"Vücudumdaki her bir hücre seni seviyor. Her ne olursa olsun sana olan aşkım asla ölmeyecek. Seni delicesine seviyorum." diyerek karşılık verdim ve bir kez daha hissettiğimiz her şeyle dolu bir öpücükle mühürledik sözlerimizi. Onun için kapılığım bu delicesine aşkı anlatabilecek tek bir kelimem yoktu. Hissettiklerimi içime sığdıramıyordum. Ne yapacağımı bilemeden sanki duygularımı bastırmak ister gibi elimi  yüreğimin üstünde tuttum.

Bir kez daha geri çekildiğimizde elime uzanıp, parmağımdaki Claddagh yüzüğünü çıkarttı. "Bir an hayır diyeceksin diye korktum. Özellikle zaten nişan yüzüğümü taktığın düşünülürse." diyerek bir akıl tutulması yaşamama sebep oldu.

"Ne?"

"Kalbin sivri ucu dışarı bakacak şekilde takılırsa bir nişan yüzüğü, içeri doğru baktığındaysa artık bir alyanstır."

Gözlerim kısılırken ona kızmak istiyordum ancak kalbim hala mutlulukla çırpınarak atıyordu ve o an yüzündeki haylaz gülümsemesiyle kafamı karıştıracak kadar seksiydi.

Birkaç saat sonra yatakta çırılçıplak bir şekilde sarmaş dolaş yatıyorduk. Vincent'ın tek kolu belime dolanmışken diğeri boynumun altından geçirmiş hem saçlarımla oynuyor hem de yüzümü bir milim bile ondan uzaklaştıramamamı sağlıyordu.

Dalgın bakışları omzumun üzerindeki boşlukta oyalandı bir süre. Aradan birkaç dakika geçmeden tekrar beni bulan gözlerindeki heyecanlı parıltıları görebiliyordum.

"Beklemek istemiyorum." derken ses tonunda bakışlarını aratmayan bir beklenti vardı.

"Ne demek istiyorsun?"

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now