Bölüm 3 - 03 / DOUGLAS: KARANLIK

268 51 34
                                    

"Ön­görülmeyen tesadüfler insanı niyet edilenlerden alıkoyar ve eski tasarılar unutulur..."

Vincent Harold Douglas! 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vincent Harold Douglas! 

Heyecan! Aman Tanrım. Bunu hissedemeyeli ne kadar olmuştu ve benim derdim neydi?

O özgüvenli duruşu ve tıpkı onu ilk gördüğüm günkü gibi sahip olduğu o diğerlerini baskılayan aurasını unutmak imkânsızdı. Bunu etrafındaki havaya öyle bir yayıyordu ki hem tehlikenin, hem heyecanın, hem de sahip olduğu gücün teninize bile işlediğini hissedebiliyordunuz. Aynı hatırladığım gibi...

Yine üç parçadan oluşan ve özel dikim olduğu belli olan pahalı takım elbiseyle sadece göz alıcı şekilde yakışıklı bir beyefendiye benzemiyordu, aynı zamanda sadece besin zincirinin tepesinde yer alabilecek bir yırtıcıydı o ve ne yaparsa yapsın ben o hayvanı görebiliyor, orada olduğunu biliyordum.

Takımının rengi bu kez rengi siyah değil, koyu lacivertti. Ceketinin önü açık, içindeki yeleğin ilk birkaç düğmesi ise çoktan rahatlamak ister gibi iliklerinden kurtarılmıştı. Sanki günün sonunda artık onu boğmaya başlamış kravatı ise yine hafifçe gevşetilmişti. Bu da ona hatırladığımdan çok daha seksi bir hava vermişti. Ve hala o takımın altında spor salonunda saatler harcanmadan sahip olunamayacak kadar güzel, atletik bir beden taşıyordu.

Her şeyiyle aynıydı, onu en son ne zaman görmüştüm? Kesinlikle üç yıldan biraz fazla olmuş olmalıydı? Ancak hiçbir şey değişmemişti sanki. Belki bu kez yarattığı etkiye daha aşinaydım o kadar. Görüntüsü hala bir dış kabuktan ibaretmiş gibi hissettiriyordu. İnsanı o katmanları teker teker aşmaya teşvik eden bir küstahlığı vardı ve işte bende uyandırdığı bu his yeniydi. Üstelik o katmanların her birinin altında bir öncekinden daha yırtıcı, vahşi, ilkel ve kışkırtıcı şekilde tehlikeli bir şeyler olduğunu düşündürüyordu bana.

Kapkara saçları tıpkı hatırladığım gibiydi, özenle şekil verilmişti ve kısaydı. Onu ilk gördüğümde sanki katrana batırılmış gibi neredeyse tamamen siyahtan ibaret olduğunu düşündüğüm gözlerini elindeki viski bardağına dikmişti. O gün normalden biraz daha kalın olduğunu düşündüğüm kaşlarının, aslında altına gizlenmiş o siyaha yakın koyu renk gözlerini çok daha ön plana çıkardığını da, bakışlarındaki o karanlığı da anımsıyordum hala.

Hafif kemerli burnu ve geniş dolgun dudakları onu daha seksi gösteriyordu. Kirli sakalı ise daha erkeksi... Artık yirmilerinin sonunda değil otuzlarının başlarında gösterdiğinden emindim ama.

Ancak tüm bunların yanı sıra aynı zamanda duruşunda hatta geniş omuzlarında ve yüz ifadesinde bile güçlü, hatta tehlikeli o hava hala vardı.

Karşımda yine bu zamana kadar gördüğüm en çarpıcı adamlardan biri duruyordu. Çarpıcı derken bunu, tıpkı kendisini ilk gördüğüm anda olduğu gibi mecazen kullanıp kullanmadığımdan emin değildim!

İntikam KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin