VINCENT

452 45 289
                                    

Bir kuraldan haberdarsındır ancak senin için geçerli olmadığını düşünürsün çünkü hızlısındır, dikkatlisindir, zekisindir...

Ama bazen hiç ama hiç beklemediğiniz bir şeyler oluverir. Mesela, binlerce insanla tanışırsın ve hiçbirisi sana ulaşamaz, sonra bir gün bir kişiyle tanışırsın ve hayatın sonsuza dek değişir. Aslında hayatımızı değiştirenler de bu ufacık şeylerdir hep. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede şans eseri bir şey olur ve en az beklediğiniz anda sizi hiç beklemediğiniz bir geleceğe doğru yola çıkarır, bizim ışığı arayışımız olur. Ve bazen o ışık için en derin karanlıklardan geçmemiz gerekir. İşte benim için de tam olarak öyle oldu...

Ben en zeki olandım. Hep kazanmaya oynardım. Bunda o kadar iyiydim ki artık karşımda bir rakip bulmak bile zordu. Ancak sonra bir an için gözümü toptan ayırdım ve işte o an oyunun kuralları değişiverdi. Artık kazanmak için oynamıyordum. Artık kendim için oynamıyordum. Bu yeni bir oyundu. Yeni kuralları vardı.

Artık onun canını kurtarmak için oynuyordum...

Onu hayatta tutmak için, yanımda tutabilmek için...

Ben iyi bir adam değilim. Hiçbir zaman olduğumu da idda etmedim. Erdemler ve kahramanlıklar fazlasıyla abartılıyordu. Bir kez bile öyle adamlardan biri olmayı ne denedim, ne de buna heves ettim. Ancak istedim... Onun için iyi biri olmak istedim. Derler ki, cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Başkalarının sözlerini dikkate alan biri olsaydım belki bu sözü daha önce kafamda evirip çevirir ve gelecek olana kendimi hazırlardım. Ancak hiçbir şey değilsem de batıl inançlı bir pisliğim. Bu durumda benim söyleyebileceğim tek şey ise, asla intikam ateşinizle yanmış birine âşık olmayın olurdu... Çünkü uğursuzluk getirir.

Babamın mezarı başında öylece durup, bu kara mizahla donatılmış cenaze töreninin biteceğini anı iple çekiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Babamın mezarı başında öylece durup, bu kara mizahla donatılmış cenaze töreninin biteceğini anı iple çekiyordum. Sıkıntılı bir iç geçirip etrafıma bakındım. Sözüm ona saygısını sunmaya gelmiş onlarca insan... 

Her biri skandala aç kargalardı ve başkalarının acıları ile beslenerek, hayatlarını daha hoş ve çekilir kılmaya çalışıyorlardı o kadar. Çoğu zaman onları, kendilerine öğretildiği gibi olmaya devam ettikleri için reddetmenin ikiyüzlülük olacağını düşünüyordum. Bu da can sıkıntımı daha katlanılır kılıyordu. 

Belki? 

Biraz?

Siktir et!  Sıkıcıydı işte...

Babam, Malcom Harold Douglas boktan bir adamdı. Tanıdığım onca insan arasında ölümü en çok yakıştırdığım, öldürdüğüm onca insan arasında ruhunun bir gün bana musallat olmasını hevesle bekleyeceğim ve böylece onu bir kez daha öldürmenin zevkle bir yolunu bulacağım tek adamdı. Burnum kaşınınca derin sıkıntılı bir iç daha geçirdim... 

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now