Bölüm 3-10 /KORKU

286 47 20
                                    

"Korku, bir mahzene girerken kapının kapanıvereceğini düşünerek endişelenmekti. Umutsuzluksa o kapının kapanıp üstüne bir de kilitlenmesi demekti."

Edwin, gözlerini çok nadir takındığı ciddi bir ifadeyle benimkilere dikti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Edwin, gözlerini çok nadir takındığı ciddi bir ifadeyle benimkilere dikti. "Bu oyunu sen de oynayabilirsin Scary. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"

"Hayır, ama içimden bir ses anlatacaksın diyor." diyerek karşılık verdim.

Ses tonumdaki alaycı imayı elbette duymazdan geldi. "Eğer bir an sadece küçük bir an zihninde bir ses duyuyorsan ve o zayıf ses sana sahip olduklarından daha iyisini hak ettiğini söylüyorsa onu dinle. O ses, sensin. Bastırdığın arzuların, isteklerin, beklentilerini gerçekleştirmek için atmayı beklediğin o adım. O sese uzun süre ihanet eder ve onu görmezden gelirsen, onu kaybedersin. Amaçsız, umutsuz ve beklentilerin olmadan yaşamaya çalışırsın. Rüzgârda oradan oraya savrulup durursun. Güven bana, biliyorum. Çünkü kendi sesimi geri kazanmaya çalışıyorum."

Belli ki Edwin'den kaçışım yoktu. Ancak bu hemen pes edeceğim anlamına da gelmiyordu. "Neden bahsettiğini bilmemenin ne kadar rahatlatıcı olduğunu anlatamam."

Belli ki o da pes etmeyecekti. "Ben aptal değilim."

"Gerçekten mi?" diye sordum. "Kulağa biraz böyleymişsin gibi geliyor."

Ona bakmasam da bu kez gözlerini devidiğini görebiliyor gibiydim. "Adamla seni birlikte gördüm Scary. Aranızdaki o çekim resmen içerideki sıcaklığı arttırıyordu. Bir de şöyle düşün, ya o rüzgârda savrulmak senin için bir sonrakinin yolunu açtıysa?"

Derin sıkıntılı bir iç geçirdim bu kez.

"Çıkış yolunu görmüyor olman, olmadığı anlamına gelmez. Yükleri teker teker omuzla. Tamam, kolay şeyler yaşamadın biliyorum ama hayatını tekrar yaşamak için yeterince bekledin. Tepki vermek ve cevap vermek arasında kocaman bir fark vardır." dedi.

"Öyle mi?" diye sordum tek kaşımı alaycı bir ifadeyle kaldırıp.

"Kesinlikle." derken kafasını sallayarak onayladı beni. "İkincisi düşüncelidir birincisi ise düşüncesiz. Hayata tepki verirsen, kontrol onun eline geçer. Yanıt verirsen, kontrol eden taraf sen olursun. Artık biraz tadını çıkar sadece."

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Ancak konuşurken sesim bir homurtudan ibaretti. "Bazen ne kadar bilge olabileceğini her seferinde unutuyorum."

Bana göz kırpıp, "Seni şaşırtan insanlarla arkadaş olmak istersin." dedi ve hemen hemen her seferinde olduğu gibi pes eden taraf olduğumu kabul etsem de yine de sırıtmadan edemedim.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now