Bölüm 2 - 22 /BEKLEMEK

264 52 18
                                    

Kendime geldiğimde hissettiğim ilk şey delicesine bir bulantıydı. Sonra zihnim bir bir kendimden geçmeden önce olan her şeyin sarsıcı görüntüleriyle doldu. Hemen ardından sesler duydum. Biri çığlıklar atıyordu, ciğerleri patlarcasına feryat ediyordu ve ben nefes alamıyordum. O birinin ben olduğumu anlamam omuzlarımda hissettiğim dokunuşla sarsılmamla oldu. Birileri adımı sayıklıyorken ses tonlarında duyabildiğim o korku ve dehşet gözlerimi açmama engel oluyordu. Sanki bunu yaparsam her şeyin gerçek olacağı düşünceleriyle dolmuştum. Hıçkırıyor, delicesine bir ağlama krizine kapılmışken nefes alamıyordum.

Sorularım vardı, sormaktan çok ama çok korktuğum sorularım... Ancak ne bir türlü gözyaşlarımın önüne geçebiliyor, ne de buna cesaret edebiliyordum.

Benden çok şey alınmıştı. Sayamayacağım kadar çok...

Daha o an bile biliyordum. Artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını bir şekilde biliyordum.

Ne yazık ki insan zamanla bu konuda deneyim sahibi olmuyordu işte. Giden her şeyle birlikte bir parçamı daha geri dönülmez bir biçimde kaybediyordum. Her biri farklı farklı acılar bile değildi. Sanki birbirlerinin üstüne binmiş ve artık katlanılmaz bir noktaya gelmişlerdi.

Dayanmak istemiyordum. Başka başka kayıplarla daha baş etmek istemiyordum.

Ancak hemen sonrasında, "Yaşıyor." dediğini duydum Edwin'in. "Seth, yaşıyor Scary."

Peki ya Cary? Neden onunla ilgili tek bir şey söylemiyordu!

Göz kapaklarımı tereddütle araladığım an Edwin bir an bile duraksamadan uzandığım yatakta üstüme doğru eğilip bana sarıldı. İşte o an karnımdaki acıyı hissedebildim. Ve elbette ki kalbimdekini de...

Cary!

Onu kaybetmiştim!

İrkildiğim an Edwin canımın yandığını düşünüp hızla geri çekildi. Ancak kalbimdeki acı o kadar fazlaydı ki fiziksel olarak tek bir şey bile hissedemiyordum. Edwin'in gözleri kızarmış, üstü başı kan içinde ve ruhen bile darmadağın olmuş gibi görünüyordu.

Görüşüm biraz da olsa netleştiği an odamdaki kalabalığı nihayet fark edebildim. Coral, Peter, Anthony ve Mark... Hepsi buradalardı. Hepsi!

Faydasız bir çabayla doğrulmaya çalıştığım ancak karnımdaki yara resmen felç ediciydi. Üstelik tüm enerjim de çoktan tükenmiş gibi hissediyordum. Ancak umursamadım. Belki başka bir zaman bu acı beni durdururdu ancak bugün değil. Cary ile ilgili gerçekten emin olmak zorundaydım.

Bakışlarımı Edwin'e diktiğim an sessiz olarak sorduğum soruyu anladığını biliyordum. Gözleri dolup tutamadığı bir kaç damla yaş yanaklarına doğru kayıp giderken engel olamadığım iniltiler dökülmeye başladı dudaklarımdan. Sessiz yakarışlarım yerini hızla çığlık ve feryatlara bırakırken hemen yatağımın ucunda ayakta duran Carol'un oğullarına, "Biriniz artık doktora haber versin. Hemen!" dediğini duydum.

Emrini kimin yerine getirdiğinden haberim yoktu çünkü gözlerim yine çoktan kapanmış ve karanlık tüm düşüncelerimi ele geçirmiş gibiydi.

Bir kez daha uyandığımda aradan günler mi, yoksa sadece saatler mi geçti bilmiyordum. Boğazım bir çöl kadar kuruydu. Susuzluktan resmen kıvranmak üzereydim. Biraz kıpırdandığım an bu kez yine acıyla kavruldu bedenim. Ancak elbette yüreğimde hissettiğim o koca boşluğun yarattığı acı yine her şeyden çok hissedilir olan şeydi. 

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now