Bölüm 3 - 34 / KÂBUS

303 47 20
                                    

Bölümde bahsi geçen parçayı yukarıya bıraktım. Keyifli okumalar 💜💜💜

Alacakaranlık geceye gözlerimi açtığımda Vincent'ın göğsünde gezinen avuç içim büyüklüğünde örümceği gördüm. 

İrkilerek kalkmaya çalıştığımda ise hala bana sıkıca dolanan kollarının engeliyle karşılaştım. Bu da bana gördüklerimin bir rüya olduğunu hatırlattı ancak o kâbustan yine ne tam olarak sıyrılabilmiş, ne de etkisinden tam olarak çıkabilmiştim.

Tepkim Vincent'ı uyandırmış olmalıydı. Zaten asla derin uyumazdı.

Korkumun kokusunu almış gibiydi sanki. Hızla yatak başlığına doğru çekilip eli komedine doğru hareketlenirken bakışları etrafta görünmeyen birini, ya da birilerini arıyor gibiydi. Bense dehşet içinde göğsünde gezinen ve sayıları çoktan birkaç taneyi geçen örümcekleri izliyordum. İçlerinden biri yatağa atlayıp bana doğru gelmeye başladığında gördüklerimin gerçek olmadığını bilmem, minik bir inilti koparıp çırpınmama engel değildi. Çığlıklar atmıyor ve korkudan kafayı tam olarak yemiyor olmaktan beni alıkoyan tek şey hemen yanımdaki Vincent'tı.

O an Vincent'ın omuzlarımdan tutarak sarstığını hissettim beni. Adımı sayıklayıp duruyordu. Ancak donuklaşmış bakışlarım artık tüm yatağı saran ve dokunuşlarını birer ürperti gibi tenimde hissedebildiğim örümceklerdeydi.

"Her yerdeler." diye fısıldadım korku dolu bir fısıltıyla. "Tüm yatağı kaplamışlar Vincent." Ağladığımın farkına varmamı sağlayan tek şey yanaklarımdaki ıslaklıktı.

"Ne?" derken yatağa bakınıyor, söylediklerime bir anlam vermeye çalışıyordu.

Bakışlarımı güçlükle yataktan ayırıp gözlerine baktım. "Örümcekler."

O an yüzünün renginin kireç gibi attığını gördüm işte. Gözlerindeki şaşkınlık yerini kafasına yeni dank eden bir dehşete bırakmıştı.

Ancak her zaman ki gibi hızla toparlandı ve o soğukkanlı haline geri dönüp, "Bana bak!" diye buyurdu. "Sadece bana bak."

Onu kafamı sallayarak onaylasam da bakışlarımın istemsizce etrafta gezinen örümceklere kaymaması mümkün değildi.

Bu kez bana sıkıca sarıldı. Ve avucunu kafamın arkasına bastırıp yüzümü göğsüne gömdü. "Sadece sesime odaklan Scarlett." 

Benden isteneni kavramak için normalden çok daha fazla zamana ihtiyaç duyuyor ve içimdeki dehşet hissini atamıyordum.

Sessiz bir inilti döküldü dudaklarımdan. O an yapamam demenin tek yoluydu benim için. Yine de anlamıştı itirazımı.

Ancak umursamayıp bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bir an için sesinin o güzel tınısında kayboldum. Ve zihnim her şeyi boş verip; mırıldandığı şarkının, aksanının ve her şeyden önce beklemediğim kadar güzel sesinin arasında bir yerlerde sıkışıp kalırken, geriye kalan her şey önemini yetirdi. 

Aklım biraz daha başımda olsaydı o an sesinin de bu kadar güzel olabiliyor olmasına hayıflanacağımdan emindim.

Kalp atışlarımın giderek yavaşladığını ve bilinçli kâbusumdan yavaş yavaş Vincent'ın yanına kaydığımı hissettim.

Beni teselli eder gibi saçlarımı okşarken defalarca mırıldandı o güzel şarkıyı kulağıma...

Belki de saatlerce...

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now