Bölüm 3 - 56 / AISLING

240 53 52
                                    

İlk kitabın finaline 9 bölüm kaldı artık... 😉Sonra olan biten her şeyi bir de Vincent'dan okuyacağız. Onun bölümlerini çok daha uzun tutacağım (söz 💜) Hemen ardındansa ikinci kitaba yani bolca intikam içeren bölümlere geçeceğiz. Olduğundan çok daha güçlü bir Scarlett var orada, çok daha acımasız, korkusuz ve cesur... Hadi bakalım, keyifli okumalar

Derin bir nefes alıp kendime geldiğimde ilk fark ettiğim şey bacağımdaki fena can acısı değil, hemen karşımda hiç beklemediğim kadar perişan görünen Vincent'dı. Yatağın kenarındaki sandalyede oturuyor ve düşüncelere dalmışken resmen zihninde kaybolmuş gibi görünüyordu.

Üstü başı değildi bu kadar dağınık görünmesinin sebebi, yüzündeki o öfke ve keder karışımı ifadeydi.

Gözlerimi açtığım an sanki uzun süredir soluklarını tutuyormuş gibi derin bir nefes alıp, elime uzandı.

"İyi misin güzelim?" diye sordu hemen. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

Hafifçe doğrulmaya çalıştığım an ayaklanıp omuzlarımdan tutarak durdurdu beni.

Ve hemen o sırada, henüz fark etmediğim kapıdaki adamlardan birine gidip doktoru bulmasını buyurdu.

Aslında kendimi iyi hissediyordum. Yani bacağımdaki sızı dışında bir sorunum yok gibiydi. Sadece başım dönüyor ve başım patlayacak kadar ağrıyordu.

"İyiyim." diye cevap verdim biraz geçte olsa. "Neler oldu?" Her şeyden çok olanlarla ilgili kafam karışıktı sanki.

"Görünüşe bakılırsa önünüzdeki sürücü arabanın kontrolünü kaybetmiş." 

Zihnim olanları yapboz parçaları gibi bir araya getirirken, homurdanarak yine yerimden kalkmaya çalıştım. Vincent bu kez durdurmadı beni. Tam bir su isteyecektim ki, aklıma gelen şeyle dehşet içinde açıldı gözlerim, "Garet..." dediğim an bakışları yumuşadı.

"İyi, sadece başından ufak bir darbe almış. Birkaç dikiş atılması gerekti. Erken tepki verdiği için çok şanslıydınız."

"Peki, her hangi biri, yani..." diye lafı ağzımda geveledim ancak sormak istediğim sessiz sorumu anladı hemen. "Sadece önünüzdeki arabanın sürücüsü bir ameliyat geçirmek zorunda kaldı. İç kanama olduğunu söylediler ancak onun dışında kimse ciddi bir yara almadı. Sen de dâhil." diyerek bakışlarını sağ bacağıma dikti.

Bacağımı kıpırdatmaya çalıştığım an tıslayarak can acısıyla sıktım dişlerimi. "Doktorlar sadece birinci derecede bir kas zedelenmesi olduğunu düşünüyorlar. Biraz istirahat, kısıtlanmış egzersiz ve ilaç tedavisi gerekecek sanırım."

Kafamı sallayarak onayladım onu ve içimden kimsenin ciddi bir şey yaşamak zorunda kalmadığı için şükrettim.

Ancak bakışlarım Vincent'a döndüğünde onun hala gergin olduğunu görebiliyordum. Tuhaftı tam olarak açıklayamıyordum ancak bir şekilde içine kapanıyormuş gibi hissettirmişti bu hali bana. "Sadece bir kas zedelenmesi." diyerek elimden geldiği kadar gülümseyerek yatıştırmaya çalıştım onu. Ancak kafasını belli belirsiz sallayıp beni onaylarken ruh halinin sebebinin tam olarak benden kaynaklanmadığını düşündüm. Tuhaftı... Her zamanki gibiydi evet ama aynı zamanda değildi de. Endişesi yüzünden bu kadar kontrollü olduğunu farz etmek kolaydı ancak ister içgüdüsel olarak diye düşüneyim, ister onu çok iyi tanıdığımdan; bir şeylerin yanlış olduğu hissi çoktan çöreklenmişti içime.

İntikam KırmızısıWhere stories live. Discover now