6- Seyahat ve İftiralar

1.7K 199 477
                                    

Medyada Eran için çizdiğim kara kalem resmi var, sizler yine de resme bağlı kalmayarak hayalinizdeki Eran'ı hayal etmeye devam ediniz...

Video; Ezio Auditiore (Two Steps From Hell Victory)
okurken dinlemenizi tavsiye ederim...

Video; Ezio Auditiore (Two Steps From Hell Victory)okurken dinlemenizi tavsiye ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Y.Ö. 124 Hiddum Andarun Kalesi

Eran'ın galip geldiği talimin üzerinden saatler geçmiş, talim alanında bayılan bedeni şifa odasına taşınmıştı. Bu odada şifacı Hiddarunlar; Eran, Gar'hun ve İro'nun yaralarına pansuman yapmışlardı. Pansumanda kullanılan şifalı otlar ve merhemler onları iyileştirirken acı hissetmesinler diye bir miktar uyku şerbeti vermişlerdi. Şimdiyse Nebulio'nun parlak mavi ışınları taş zeminden yansıyarak Eran'ın yüzüne ulaşıyordu.

Zihni yarı uyku halindeyken gözüne çarpan ışıkla yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Gözlerini kırpıştırırken talimde aldığı darbelerin acısını hissederek kendine geliyordu. Kanatları, sırtı, sol omzu en çok da başı ağrıyordu. En son siyah aslanla savaştığı günün akşamı kendisini bu kadar yorgun hissetmişti. Şimdi ise o haline şükredecek durumdaydı. Aldığı zaferi kanat krampları ve baş ağrılarıyla kutluyordu. Gücünü toplamak için gözlerini tamamen açıp etrafına bakmaya başladı.

Pencereden yansıyan gün ışıkları odayı aydınlatıyor, gri taş zeminden yansıyarak Eran'ın bedenine kadar ulaşıyordu. Odadaki yatakları, duvardaki raflardan sarkan şifalı bitki sarmaşıklarını görünce burasının şifa odası olduğunu anlayıp toparlanmaya başladı. Üstelik gün ışığının canlı mavi renginden henüz öğle vakitlerine yeni girdiklerini de tahmin etmişti.

Etrafa bakmaya devam edince bu odada yalnız olmadığını anladı. Pencereye yakın bir yatakta birinin yattığını fark etti. Sert yatağında doğrulup bakarken yatan kişinin koyu gri kanatlarını ve beyaz saçlarını görünce onun Gar'hun olduğunu anladı. Derin derin nefes alıp verirken üzeri merhemli kumaşlarla sargılanmış göğüs kafesi ağır ağır hareket ediyordu. Talim sırasında aldığı darbeler yüzünden biraz daha dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek, Gar'hun'u rahatsız etmemek için sessizce etrafa bakmaya devam etti.

Hemen sağındaki hasır tüneğe kıvrılan İro kımıldandıkça ıslık gibi çıkan sesini işitti. Zavallı zagzosun bütün bedeni sargılar içindeydi, hızlı hızlı nefes alıyordu. Gagası aralık kalmış nefesi ıslık sesi gibi dışarı çıkıyordu. Göz kapaklarındaki ince damarları şişmiş, burnundan akan kan parlak kahverengi türlerine yapışıp pıhtılaşmıştı. Talimdeyken çok hırpalanmıştı ama bu halde bile asil duruyordu İro. Eran zagzosunu bu halde görünce kendisine çok kızdı. Kazanmak uğruna İro'nun ağır yaralanmasına sebep olmuştu. Sadık dostunu bu halde görmek onu öfkelendirmiş, göz renginin hızla mavileşmesine sebep olmuştu.

Kuzey ormanından gelen kuş sesleri, rüzgarın uğultusu, dışarıdan odanın içine akan havanın soğukluğu onu biraz daha kendine getirmişti. Bedeni üşüyordu. Üstüne baktı, kıyafetleri yoktu. Üst zırhının talimdeyken parçalandığını hatırladı. Sol omzundan karnına kadar uzanan bir sargı vardı. Üstelik kanadındaki yaraya merhem sürülmüş kanaması durdurulmuştu. Başını önüne eğip bedenine baktığı için saçları dağılmış görüşünü kapatıyordu. Terli ve birbirine girmiş kahverengi saçlarını eliyle düzelttirip arkaya attırdı. Saçlarını toparlamak için sargısından bir parça koparıp uzun saçlarını at kuyruğu yaptı. Yaptığı düğümü sıkmadığı için firar eden birkaç tutam saç ensesine ve yüzüne temas ederek egemenliğini ilan ediyordu. Eran tıpkı kendisi gibi inatçı olan saçlarına söylenerek kanatlarını gerdirdi. Yüzünün terini kokunun dışıyla sildirip sakallarını düzelttirdi. İro'yu da alıp odasına gitmek için ağır ağır yatağı terk etti.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin