32. Dövüş Yolunda

679 106 184
                                    

Bu bölümde de bölüm arası medyasında Gar'hun sizlerle. 

Y

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Y.Ö. 123 Hiddum - Andarun Kalesi

Tak, Tak, Tak...

Duyduğu seslerle gözlerini açıp yatağını terk etti Eran. Sesin kaynağına; pencereye yöneldi. Bu saatlerde günün ilk ışıkları cama vurup odayı aydınlatırdı gerçi ışığın ses çıkardığını daha önceden duymamıştı. Düşündüğü gibi, sesin kaynağı ışık değildi. Pencerenin öteki tarafında İro'nun gagasıydı takırtıların sahibi.

İro'yu içeriye alıp pencereyi tekrardan kapattı. Andarun Kalesi'nde gün hala aymamış; meşaleler, kandiller ve şömine ahenk içinde odayı aydınlatma mesailerine devam ediyordu. Eran'ı zırhı hala üzerinde görünce şaşırmıştı İro. Kadim dostunu uyku mahmuru bir sıfatla karşısında beklerken dinç ve güne hazır görünce bunun nedenini sordu. Aldığı cevap daha yorgunluğunu atamadan gagasını bir karış açık bırakmaya yetmişti.

"Ne kavgası, ne dövüşü! Yüce ruhlar, Gönüllü Gama ile sahiden talim mi yapacaksın? Yok hayır, kanat geçiyorsan söyle de iki dakika soluklanayım Eran sonra devam edersin!"

Gülümsedi Eran, bu gülümseme alaydan ziyade dediklerinin ciddiyetini anlatmak için yeterliydi.

"Demek komutan karar verdi buna, hem de sizi yaka paça ayıran komutan," kafasını sağa çevirdi, ardından sola ışık saçan bakışlarla genç adamın yüzünü süzdü.

"Tekrardan anlattırma İro. Çok daha önemli bir sorun var."

"Aynı şekilde benim de sana söylemem gereken önemli şeyler var," diyerek pençesini uzattı. "Mu'dan sana geliyor."

Mektubu aldı, açmadan önce "Dün kütüphanede kimseyi görmediğine emin misin?" diye sordu.

Kafasındaki toprak rengi tüyler oynaştı, gözlerindeki bakış ciddileşti. "Kimse yoktu, birini mi görmeliydim, hem nasıl bir soru bu böyle? Dün sabah giderken de tuhaf sorular soruyordun, yok yok ben gidince kesin bir şeyler oldu. Eran iyi misin?"

"Küre," dedi genç adam.

"Sahi nerede, bulabildiniz mi onu?" çoğul eki ile duraksadı İro, Eran'dan bir tepki gelmeden önce kursağına yapışan acımtırak tadı bertaraf etmek için yutkundu.

"Bulduk."

"Hani nerede," gözleriyle odayı taradı ama etraf dün nasıl bıraktıysa bire bir aynıydı. "Sakın bana Amenia'da deme Eran!"

"Endişelenme, onda değil çünkü geç kaldık. Dün biri bizden önce arşive girip küreyi almış," sakallarının arasına çarpık bir gülüş yerleştirip devam etti Eran, arşivde olanları özetledi.

"Horus'un yüce gözü, nasıl olur! Ama ben her yere baktım, her rafın ardına, her yere ama-" aması yoktu, İro ilk kez çok önemli bir detayı gözünden kaçırmıştı.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin