29. Önemli Bir Sır

756 128 198
                                    

" Geliyorlar;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

" Geliyorlar;

Dikkatli ol, beni buldular bu şifreyi yazdıktan sonra öleceğim. Küreyi sakladığım yer Ar-şiv 11 42 03 orta sağ."

Bir avuç dolusu kumun yere usulca dökülüşü gibi akıp gitmişti sesi. Amenia'nın gözlerinin önündeki semboller sadece kendisine has bir gerçeklikte eğrilip bükülüyor okuyabileceği kelimelere eviriliyordu.

Herrce bir şiir gibi okuyordu elindeki sembolleri, takılmadan ahenk içinde titriyordu ses telleri. Nasıl, nasıl olabilirdi bu? Dakikalardır sağa sola çevirip önündeki bütün kitaplarla kıyaslamıştı yazılanları. Tek bir sembolü anlamak bir yana hangi dil veya hangi döneme ait olduğunu bile çözememişti Eran. Amenia, pembe gözlerine çöreklenen sarı harelerle kağıda bakıyor, bakmakla kalmıyor sesli sesli okuyordu!

"Ar-şiv 11 42 03 orta sağ, ne demek acaba?" Kafasını kaldırdı, üzerine dikilen bakışlar karşısında duraksadı. Eran ve İro'nun gözleri, ikisi de aynı renkti. Şaşkınlık ancak bu kadar sarı olabilirdi.

"Nasıl?" Eran, göz rengi yeşile hücum etmeden hemen önceki rengin kızın gözlerinde dansıyla duraksadı. Sarı hareler, kandil ateşi gibi dans ediyordu.

"Nasıl..." tekrar eden kelimeler oltayla balık avlar gibi ses tellerini çekiştiriyordu. Nasıl... ne demeliydi nasıl devam etmeliydi bu cümleye? Bir makton tarafından öpücüklere boğulmak bir Eria'nın gözlerindeki sarı hareleri görmekten kat kat daha gerçekçiydi.

"Amenia, sen az önce neyi okudun?" Ağzındaki sülini İro kapıp soruyu yapıştırınca Amenia elindeki sembolleri gösterdi. Gerçekten de sembolleri okumuştu!

Teyit etmek için birkaç kez daha okuttular yazılanları, her defasında harfi harfine aynı şeyi söylüyor, dudakları aynı heceleri kütüphaneye salıyordu.

"Bunu nasıl okuyorsun? Hiçbir kitapta bu dil yok, daha önceden gördüğüm hiçbir sembole benzemiyor ve eminim ki Herrce de değil bunlar?" Eran kaşlarını çatıp yaklaştı. Çıkarımlar, ihtimaller, olasılıklar kafasında çılgınca bir şölen düzenliyordu. "Burada yazılanları okuyabilmenin iki ihtimali var Amenia; ya şifreyi biliyorsun ya da bu semboller kendilerini sadece sana sunacak kadar seçiciler!" ikinci ihtimali söylerken ağzından çıkan sözlere eşlik eten tını üfül üfül kinaye barındırıyordu.

"Hayır, görmüyor musunuz kağıda tekrar bakın bunlar Herrce!" Amenia ne görüyorsa onu söylüyordu. Ömrü boyunca aldığı derslerle öğrendiği tek dildi Herrce, ve baktığı kağıttaki semboller ona yine kendi dilinde gözüküyordu.

"Kütüphanede dura dura havasız mı kaldın sen? Herrce bilmesem bile buna inanmazdım, şu şekillere bak nasıl Herrce diyebiliyorsun buna?" İro tünediği yerden masaya süzüldü. Avına doğru sinsice yaklaşır gibi pençeleri üzerinde ağır ağır kıza yaklaşıyordu. "Üstelik benim kağıdımı aldın, bana söylemeden. Ne geçiyor aklından bizi kandırabileceğini mi düşünüyorsun!" gagasını sıkarak bir adım daha attı. Bir kabus gibi Amenia'nın yanına gidiyordu, Eran'ın kartalı durdurmaya niyeti yoktu bu sefer. Pembe gözlere baktı İro, duraksadı. Duraksadığında korkunçluk gösterisi de sona erdi çünkü gözler bu sefer sadece pembe değildi.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin