23. Birlikte

991 133 155
                                    

y

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

y.ö 123 Hiddum- Andarun Kalesi

Yeni günün kızıllığı dağları altın gibi parlatırken geceden kalan ayaz vardiya değiştiren nöbetçilere, Amenia'ya ve grubundaki Gamalara tolerans göstermiyordu. Üzerindeki kül renkli pelerine sıkı sıkı sarılırken dudaklarının arasından çıkan buğu usulca havaya karışıyor, ufak adımlarla bahçede yürüyordu Amenia. Hava öyle soğuktu ki yerdeki çamur birikintisi ayağının altında kıtır kıtır sesler çıkartacak kadar donmuştu. Komutan Desan gelene kadar bekleyecekleri söylenince iç geçirdi, bu ayazda beklemek hastalığa davetiye değil de neydi ki?

Neyse ki sabah kalktığında –gerçi kalktığı vakte sabah demeye bin şahit gerekirdi- komutanın uyarısını dikkate alıp hazırlanırken kalın giyinmeyi ve bir şeyler yememeyi ihmal etmemişti. İçten içe annesinin tıka basa doldurduğu çantasındaki bereyi kafasına geçirmediği için pişmandı. Kızıl saçlarının ardında kulakları ve soğuk havayı ciğerlerine ileten burnu neredeyse dudaklarıyla aynı renk olmuştu. Beklerken diğerlerine baktı. Tamh ellerini ovuşturuyor, Gawan her zamanki gibi homurdanarak bir şeylere söyleniyordu. Parus'un ne yaptığını göremiyordu Amenia. Kıza sırtını dönüp gri kanatlarıyla duvar oluşturduğu için gözlerini tepedeki atmosfere diktiği görünmüyordu. Herkes kendi halinde, kendi iç dünyasındaydı; dün yaşanan olaylar hâlâ tazeliğini koruyordu.

"Daha ne kadar bekleyeceğiz burada? Şu hale bak resmen kanatlarım buz tuttu," Gawan'ın sessizliği bölmesi uzun sürmemişti.

"Komutan Desan ne zaman gelir bilmiyorum Gawan, ama bir şey yemeyin dediğine göre korkunç bir şey yaptıracak bize. Keşke az da olsa bir şeyler yeseydik. Her ne yapacağız bilmiyorum ama midem güçlüdür benim," belli ki Tamh soğuktan çok aç olmayı dert etmişti. Ne zamandır hacmi ve kütlesi bir kara deliği andıran midesine tek lokma yemek girmemişti, hatırlamıyordu.

"Mızmızlanmayı kesin bekleyin işte," Parus'un hava gibi soğuk sesiyle cevabı yapıştırması gecikmemişti.

"Bak sen! Senin yüzünden burada, bu soğukta, aç karnımıza ayakta dikildiğimiz yetmiyor bir küstahlığını mı çekeceğiz Parus? Hatırlatayım; başarısız grup liderliğin dündü, bitti. Bugün tavırlarını ve emirlerini kanatlamak zorunda değiliz."

"Benim yüzümden mi?" bir hışımda Gawan'a dönüp konuşmaya devam etti Parus. "Neden buradayız biliyor musun? Senin aptallığın yüzünden Gawan, bir kıza bile göz kulak olamayacak kadar vasıfsız olman yüzünden buradayız!"

"Şimdi de görevini yapamadığın için suçu üstüme mi atıyorsun? Aslında haklısın Parus, haklısın; burada olmamızın sebebi sen değilsin. Aptal bir kızın aniden ormanda kaybolup kendini maktona yem etmesi yüzünden buradayız!"

Sözlerini bitirirken o tanıdık ifadesiyle Amenia'ya bakmıştı. Ormanda kızı tek başına bırakıp sessizce giderken takındığı asimetrik gülüşünü sergiliyordu arsızca. En az kılıç kullanmakta usta olduğu kadar kelimelerle oynamakta da marifetliydi. Üstelik çoğu Gama'nın aksine hemen öfkelenip hemen sakinleşmezdi. Makton kadar sinsi ve zehirliydi Gawan'ın öfkesi.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin