20. Gerçek Güç part-1-

964 134 210
                                    

y

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

y.ö. 123 Hiddum - Andarun Kalesi

Arf zamanı boyunca süren gece, zaman algısını baltalamış, kasvetli hava herkesin yorgunluğunu kat ve kat arttırmıştı. Karanlık, vakti başarıyla örterken binlerce kanatlı, Andarun Kalesi'nde tatlı rüyalara dalmıştı.

Tepedeki Herrum gezegeni ağır ağır gökten çekildikçe yıldızlar fırçanın ucundan serpilmiş parlak renkli boyalar gibi gökte gülümsemeye başlamıştı. Andarun Kalesi belli ki tepesindeki gezegen yüzünden bir süre daha Nebulio ışığından mahrum kalacaktı. Mavi ışığın mutlu sabahlar dokunuşundan önce meşalelerin turuncu alevleri uyuyanların ve uyumaya çalışanların tenlerine dokunup iyi geceler diliyordu. Amenia ise turuncu alevlerin ışığından ziyade sıcaklığından yararlanıyordu. Kaleye gelince nihayet yeni bir odaya kavuşmuştu. Karanlık ve yorgunluk yüzünden odayı inceleme işini sonraya bırakmış, eşyalarını yerleştirir yerleştirmez su ısıtmak için odadaki şöminenin üzerine kocaman bir güğüm koydurmuştu.

Sıcak su bedenine iyi gelmişti. Tertemiz hissediyordu. Üstelik en mahrem anını kimseler görmesin diye odadaki pencerelerin kalın perdelerini örtmüş, yine de huzursuzluğu geçmeyince babasından öğrendiği numarayla kapının açılmamasını garantilemişti. Şömine küllerini dürtmek için kullanılan sopayı kapı kulpunun altına sabitlemişti. Bu sayede kimseler içeriye giremeyecekti.

Bedenine doladığı beyaz havlu ıslanırken sağına soluna bakmayı ihmal etmemişti. Cömert alevlerin titreyen turuncu ışığı ile odayı loş bir ışık sarıyor, yine de çoğu yer gölgede kalıyordu. Bu yabancı alan Amenia'nın içinde tuhaf bir his uyandırıyordu. Gölgede kalan duvarlarda birileri gizleniyormuş gibi hissediyor, sık sık ardına dönüyordu. Odada yalnız olduğuna emindi ama içindeki tuhaf hissi bir türlü susturamıyordu. Bu duygunun ne olduğunu bilemiyordu Amenia, yalnız kalmayı oldu olası sevmezdi. Tedirgin hissettiği zamanlarda mırıldandığı şarkıyı söyleyerek şöminenin önüne geçti, temiz geceliklerini giydi. Saçları ve kanat tüyleri tamamen kuruyunca yatağına geçti, kısa süre içinde uykuya daldı.
***

Karanlık, etraf öyle çok karanlıktı ki Eran ağaçlar arasında önünü göremiyordu. Uçmasını engelleyen küçük dalları elindeki kılıçla parçalara ayırıyor, parçalanan dallar birer yılan gibi kıvrıla kıvrıla bedenine dolanıyordu. İlerlemeliydi. Pusuya yatan ağaç kökleri haince kanatlarına dolanıyor uçmasını engelliyordu.

Gök dallarla, yer köklerle kaplanınca durmak zorunda kaldı. Artık Andarun ne tarafta onu bile anlayamıyor, gecenin karanlığına meydan okuyan ağacın gölgesiyle zifiri karanlığın ortasında dikiliyordu. Bir an önce buradan kurtulmalıydı. Nereden geldiğini anlayamadığı bir sarmaşıkla hareket kabiliyetini tamamıyla kaybetti. Sağ ayağından vücuduna yayılan acıyla dikenli bir sarmaşığın bedenine dolandığını çok geç fark etmişti. Sarmaşık avını boğan bir yılan gibi Eran'a dolanmaya devam ediyordu. Eran ise kurtulmak için kılıcını savuruyor, sarmaşıktan parçalar koparıyor ama kopan her parçadan iki yeni sarmaşık filizlenip bedenine daha sıkı sarılıyordu. Saniyeler sonra acı katlanılamaz bir seviyeye ulaşmıştı. Acı dolu bir çığlık ses tellerini kavurarak yankılanmıştı ormanda. Dikenler, avını iştahla ısırırcasına Eran'ın koluna saplandı. Taze bir feryat eşliğinde sağ elindeki kılıç yere düşmüştü. Silahsız kalmıştı.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin