35. Birleşen Parçalar

879 106 136
                                    

Günün ilk ışıkları Andarun'u aydınlatalı epey vakit geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günün ilk ışıkları Andarun'u aydınlatalı epey vakit geçmişti. Kalenin her bir yanında sayısız nöbetçi ve seferdar etrafı kolaçan ederken her zamanki gibi kendi aralarında fısıldaşmakla meşgullerdi. Dün yaşanan hengâmeyi, ejderha süvarilerinin bizzat geçide kaçarken gördüğü Nornor Gon'u, Eran ve Parus'un yaratığa nasıl meydan okuduğunu büyük bir iştahla birbirlerine anlatıyorlardı. Tarihte görülmemişti bir Nornor Gon'un alt edildiği, ta ki dün yaşananlar olana kadar. Pek çoğu farkında olmasa da bu durum ilk değildi, bu arf tarihte görülmemiş pek çok şey olmuştu. Bu da son olacak gibi görünmüyordu.

Bütün bunların yanı sıra fısıldaşmalarda en çok bahsedilen olay su götürmez şekilde Herraden kızı ve Prenssoy Eran arasında olanlardı. Kimi kanatlı pis pis gülüp aklından geçen uygunsuz düşünceleri nefes nefese anlatırken kimileri ise Eran'ın yaptığı kahramanlığı öve öve bitiremiyordu.

Kaledeki fısıltıların dışında odasında aynanın karşısındaydı Eran. Çatık kaşları eşliğinde avuç avuç ılık suyu yüzüne çarptırıyordu. Sabah kalkıp İro ile konuşana kadar yüzünün, daha doğrusu sakallarının, ne halde olduğundan bihaberdi genç adam. İro'nun kahkahası ve alayları ile soluğu aynanın karşısında almıştı. Yüzünün yarısının çıplaklığını görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Yaşının gençliğini örten kahverengi kıllar, ona ciddiyet bahşeden sakallar... Yerinde yeller esiyordu artık.

"Sıkma canını Eran, belki de Amenia bu halini daha çok sever," diyerek dalga geçmişti İro. "Hem bak, sağdan bakınca sakalsız, soldan bakınca sakallı duruyorsun. Bence böyle çok güzel oldun. Şu Gama Andarun'dan evine dönünce bıraksın bu işleri yeni bir berber açasın, şuna baksana..." kahkahalarla gülmekten cümlesini tamamlayamadı.

Başka sorunu yok gibi bir de şimdi sakallarına veda edecekti Eran. Söylene söylene usturayı çıkartmıştı yerinden, gerisi tam bir işkence olmuştu. Kafasında dönüp duran sorular yüzünden kayıp gitmişti ustura bembeyaz teni ortada kalınca her bir detay kendini ele vermişti. Ufak tefek eski yara izleri, morluklar, dudağının üstündeki silik kesik ve dünden hatıra geçici çürükler. Dünkü kavgada mı yoksa yaratığa saldırdığında mı bu denli hırpalanmıştı, bilmiyordu. Gerçi pek bir önemi yoktu bunun, kül kafalı yüzünden sakallarından olmuştu.

"Sıhhatler olsun Eran," İro itinayla kaşınıyordu bu sabah. Kim bilir belki de dün yaratık kafasına çok sert vurduğu için kartalın aklı uçmuştu.

"Sen de hemen kaş çatıyorsun be dostum, tekrar uzarlar hem bu halini düşünecek değil ya kimse," gülmeyi bırakıp ciddileşti İro. "Bir Nornor Gon'u alt ettiniz, herkes sizden bahsediyorken sakalının yokluğuna takılmayacaktır kimse."

İro haklıydı, dün yaşananların yanı sıra yüzünün yeni hali için kaş çatmasının bir maruzatı yoktu. Son bir kez aynaya baktı, teni ne kadar da beyazdı. Burnu ve yüz hatları alenen ortada kalmıştı üstelik yüzü oldukça toy duruyordu. Zaten bunun içi sakallarını uzatmamış mıydı genç adam? Gençliğini unutmak için, güçsüz zamanlarını, başarısızlıklarını örtmek için arflarca sakallarını uzatmıştı. O zamanları hatırlatmıştı yansıması, ne dün bir Nornor Gon'u alt etmiş kadar güçlü hissediyordu artık ne de kaya gibi kibrinden eser kalmıştı.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin