7- Korkular, Cesaret ve Karar

1.4K 192 334
                                    

Medya; Sad Epic Emotional Music: Farewall life. Okurken dinlemenizi tavsiye ederim.

 Okurken dinlemenizi tavsiye ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Y.Ö. 124 Herrum Alabanos

Amenia'nın yaşadığı en güzel gün bir kabusa dönmüştü. Pudra pembesi gözleri ölüye sürülen bir allık kadar renksiz, korkunun verdiği yoğunluk ile yaşarıyordu. Kafasından aşağıya kaynar sular dökülüyordu sanki, oysa bu korku bedeninin şuursuzca lavlara koşmasından daha çok sızlatıyordu derisini. Dakikalardır sükuneti bozmayan bedeni, gözlerindeki yaşı daha fazla tutamadı. Sol gözünden damlayan ilk yaş bakışma savaşının ilk kaybı olmuştu. Şimdi karşısındaki fırtınalı denizlerden daha mavi gözlere bakıyor, titreyen nefesiyle kendini savunmak için ses tellerini uyarıyordu.

"Liena, Liena abla bunu..." kelimeler ağzından çıkacağı sırada göz yaşları ve Liena'nın gücünü kullanarak onu durdurması sözlerini yarıda kesmişti.

"Amenia, sen! Sen az önce o pukkayla konuştun!" Bir yandan saşkınlıkla kekeliyor, bir yandan da zavallı Amenia'nın aklını okuyordu Liena. Az önce şahit olduğu olay yüzünden altın sarısı saçlarının sıkı topuzu bile gevşemiş, pudraya yakın beyaz teni daha beyaz olmuştu. En az Amenia kadar korkmuş, ince parmaklı elini alnına götürüp gerginliğini gizlemeye çalışıyordu.

Oturduğu yerde hıçkırıklara boğulan Amenia'ya baktı. Bir annelik iç güdüsüyle vicdanına yenik düşerek yanına oturdu ve sarıldı. Titreyen bedenini kanatlarının arasına alıp sakinleştirmeye çalıştı. İçten içe ona kızıyordu, çocukluğundan beri tanıdığı kız o değildi sanki. Pudra kanatlarına aykırı davranan bu kıza zihni hain dese de kalbine söz geçiremiyor, kızıl saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

Mavinin en ölümcül tonuna bürünmüş gözleri zihin okuduğunu ele veriyordu.  Çok korkmuş ve çaresiz hissediyordu Amenia. Bütün gün boyunca neler yaptığını aklından okurken geçmiş tüm içtenliği ile onu anıları arasında yolculuğa başlattı.

Liena, Hern'in ailesini kardeşlik konseyine temsilci seçilmeden önce de tanıyordu. Eşi Dalgar ile Hern amca oğullarıydı. Ameina'nın bebekliğini bilirdi, evleri de çok yakındı üstelik. Zaman zaman birlikte yemek yerler, birbirlerini evlerine misafirliğe giderlerdi. Hatta henüz kanat rengini kazanmayan oğlunu ara sıra Amenia'ya emanet ederdi. Korkuyordu, çünkü küçük oğlunun da onlarla kan bağı vardı. Bu ateş düştüğü yeri yakmaktan fazlasını yapacaktı sanki. Eğer bir başka Herraden, Amenia'yı bir pukkayla konuşurken yakalasaydı olacakları düşündü. Herradenlere göre kanat renklerine aykırı davranışlar kabul edilemezdi, sonu ya ölüm ya sürgün olurdu. Üstelik bu sadece farklı olan kişinin cezalandırılmasıyla da kalmıyordu. Bütün ailesi ve sırrı saklayanlar, hatta kan bağı olanlara kadar farklılığı olan kişiyle aynı cezaya çarptırılıyorlardı.

Liena, Kardeşlik Konseyi Temsilcisi olduğundan beri daha önce hiç böyle bir olaya şahitlik etmemişti. Yasalara ve kardeşlik kurallarına göre Amenia'yı derhal Kardeşlik Konseyi Merkezine götürmesi gerekiyordu. Kaldığı ikilemin kararı iç sesinin ve vicdanının yonttuğu bir eseri olacaktı. Sonucunda birinin ya da birilerinin hayatına mâl olabileceği düşüncesi onu korkutuyordu. Gözleri alabildiğince mavi olmuş, uçuk mavi kanatlarından sızan mavi ışık şiddetini arttırmış zihninde sarıldığı kızı sakinleştirmeye çalışıyordu.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin