Bölüm 11; ama ben yüzünü görmek dahi istemiyorum

441 86 152
                                    


Gözlerini açtı, bir kabustan fırlar gibi olmuştu. Lakahl onu omuzlarından yakalayıp "Sakin ol!" demesiyle duraksadı. Etrafına bakınınca bir yatakta uzandığını fark etti. Kolu, bacağı, başı ve kafası sarılmış; adeta mumyalanmıştı. Kendini tekrar yatağa bıraktı. Lakahl gülümseyerek yüzüne bakıyordu.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Nerede o adi herif?!"

Lakahl gözlerini devirdi. Elini hafifçe yaralı bacağına bastırınca Ugo acıyla inlemişti.

"İki dakika kapa çeneni, tamam mı? Bir insanın inatçılığı hiç mi kırılmaz! Kaç yaşındasın sen on mu?!"

Ugo, Lakahl'ı bileğinden yakalayıp kolunu çevirdi. Bu kez acıyla bağıran oydu.

Birbirlerine girmişlerdi. Lakahl bir bir onun yaralarına bastırıyor Ugo da ya parmaklarını ya kolunu çeviriyor ya da onu ısırmaya çalışıyordu. Demirciler hengameyi duyup içeri daldılar. İkisini ayırmak için üç dört kişinin el atması gerekti. Kaç yıl geçerse geçsin kedi ile köpek gibiydiler.

Ugo, meydanda bayıldıktan sonra Kara Çekiç'e taşınmış, buradaki yataklardan birine yatırılmış ve yaraları temizlenip sarılmıştı. O an orada olmayanlar Ugo'nun bu halini görünce korkuya kapılmışlardı. Hangi yaratığın onu bu hale getirebileceğini akılları almıyordu. Lakahl ve diğerleri durumu anlatınca uzun süre kahkahalar kesilmedi.

Yine olan olmuştu. Ugo yuvaya geri dönmüştü ve yine herkes onun etrafında dört dönmeye başlamıştı. O ise her zamanki gibi sağa sola ağır hakaretler yağdırmaya, fırlatacak bir şeyler bulmak için etrafa bakınmaya devam ediyordu.

Ne kadar ısrar etseler de onu yatağında tutamadılar. Yerinden kalktığı gibi balyozunu aramaya başladı. Neyse ki saklamayı akıl etmişlerdi. Odadan dışarı fırlayınca bir anda olduğu yere çivilendi. Kanı donmuştu. Kara Çekiç'in bu hali de neydi böyle? Diğer binalar gibi o da cadıların saldırısından nasibini almıştı. Ugo yumruklarını sıktı. Derince bir nefes alıp bıraktı. Tahta kesen, duvarı onarmaya çalışan, bir yandan da ihtiyaçlar olduğu için demirciliğe devam eden adamlar işlerini bırakmış onu seyrediyorlardı. Meydanı birbirine kattıktan sonra kendilerine de aynı şekilde bağırıp bağırmayacağını merak ediyorlardı.

"Tamam silahım biraz daha sizde kalsın, bana da yer açın buranın hali içimi acıtıyor. O kendini bir halt sanan herifi sonra da öldürebilirim."

Lakahl arkasından yaklaşıp elini omzuna koydu ve "Sana gerek yok dinlen diyeceğimizi falan mı sanıyordun ha?!" dedi. "Tabii ki de çalışacaksın!"

Ugo omzundaki ele vurdu ve "Peh!" diye karşılık verdi. "Yüce lider ustaların ustası konuştu! Bir tarafların havalanmasın Lakahl, o zırhlı züppeden sonra gelip seni de geberteceğim!"

İnsanlar onun bu söylediğinden sonra gülüşmeye başladılar.

"Tabi tabi." dedi Lakahl. "Seni artık takan olur mu sanıyorsun?"

"O da ne demek?"

Herkesin kıkırdamaları devam ediyordu. En ihtiyarlardan en yeni çıraklara kadar herkes ona gülüyordu. Bir süre sonra her yeri kahkahalar kapladı. Ugo kendisi hariç herkese komik gelen şeyin ne olduğunu merak ediyor ve patlamak üzere olan bir sinir küpü haline geliyordu. Alnı öfkeden damarlanmaya başlamışken "Bana bakın, hemen çenenizi kapayıp ne olduğunu anlatmazsanız binanın geri kalanını yaşlı çocuk demem başınıza yıkarım." diye ileri atıldı.

İnsanlar bu uyarıyı ciddiye almışlar gibi durmuyorlardı. Bir bir öne çıkıp Ugo'yla dalga geçmeye devam ettiler.

"Her şeyi gördük Ugo!!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now