Bölüm 28; çocuklar gülmeli Evan!

456 81 101
                                    


Usulca esen rüzgar, binalar arasına bağlanmış iplere asılı gaz lambalarını dans ettiriyordu. Kasabanın karanlığa ve ıssızlığa alışık o sokakları bu gece ışıl ışıldı. Yaşlısından gencine kadın ve erkek herkes sokağa dökülmüştü. Birkaç köşede çalınan huzur verici müzik insanları etrafına kümeleştiriyor, her evin önüne kurulmuş stantlarda pişirilen çeşit çeşit yemekler tebessümlerle birlikte sokaktan geçenlere ikram ediyordu. Buruk bir neşe kaplamıştı her yeri. Sanki her bir nefes ile insanların ciğerlerine dolan hava, oradan duyguları çekip dışarı salıyordu. İnsanlar çok konuşmuyor, çoğu zaman selamlaşmalarını bile sadece birkaç göz hareketi ile geçiştiriyorlardı. Yine de herkesin sokakta olduğu ve gülümsediği hoş bir geceydi.

İki sene önce bu zamanlar, bir cadı bu kasabaya uğramıştı. İnsanların huzur dolu hayatları çok uzak kaldıkları acı denen şeyle mayhoş oluvermişti. Rahatlığa dalıp gitmiş, umursamaz ve bencilce sürüp giden o yaşantılara bıçaklar saplanmış, para ile gelen sahte keyif ateşe verilmiş, geriye küller kalmıştı. İnsanlardan yeri doldurulamayacak şeyleri çalmıştı. Kasabada her sene bu gece ölen akrabalarını anmak adına bir tören gerçekleştirmeye karar vermişlerdi. Bu gece, bu kasabanın katledildiği gecenin yıldönümüydü. İnsanlardaki bu buruk neşenin sebebi buydu. Gülümsüyorlardı çünkü söz vermişlerdi. Ölen tüm sevdikleri adına, onlarla geçen güzel günleri hatırına yaşayacaklardı. Hayatlarına devam edeceklerdi. Yılmadan ve umudu kaybetmeden. Bir gün tekrar buluşacaklarına inanarak. Ölüm ve yaşamın, hasret ve kavuşmanın, huzur ve acının birlikte hissedildiği bir geceydi bu.

Peki ya öfke. Ya pişmanlık. Ve o çığlıklar atarak ağlama isteği. Onlar da buradaydı. Işığın çok vurmadığı karanlık köşelerde kol geziyorlardı. Usulca insanlara yaklaşıp bir oğul ile geçirilmemiş vakitleri fısıldıyor, bir kere olsun "seni seviyorum" denmemiş eşleri anlatıyorlardı. Bir insanın ne kadar aciz ne kadar zayıf ve küçük olduğunu anladıkları geceydi bu.

Evan, elini usulca başına atıp rüzgarın bir oraya bir buraya savurduğu saçlarını düzeltmek yerine biraz daha karıştırdı. Sokakta yüzünde gülümsemesi ile yürüyor ve insanlara selam vere vere ilerlemeye devam ediyordu. Tamak'ın onu görüp seslenmesi ile durdu. Eli ile işaret ediyor ve Evan'ı yanına çağırıyordu. Başı ile onaylayıp kalabalığın içinden yavaş yavaş ilerledi. Sarıldılar. Muhabbetleri Tamak'ın tezgahlardan aldığı lezzetli şeyleri Evan'ın ağzına bir bir tıkıştırması ile bölünüp duruyordu. Sürekli elini Evan'ın koluna atıp sıkıyor ara ara da babacan bir tavırla omzuna hafif bir yumruk atıyordu. Evan artık ailesinin bir parçasıymış gibi sevip önemsediği bu adamın yanında tebessümünün önüne geçemiyor, her hareketiyle havaya yayılan o yoğun merhamet duygusu ona hiç tatmadığı baba sevgisi gibi geliyordu.

Tamak, katlanmış büyük bir kağıt parçasını Evan'a doğru uzattı. Evan merakla gözlerinin içine bakınca "Bu ustan için." dedi. "Bir fener. Demircinin önünde yakabilirsin. Herkes bitirdi sayılır sen de çok geç kalma olur mu? Seni kasaba meydanında istiyorum."

Evan gülümseyerek başını salladı. Feneri aldı ve sokaklardan birine, loş ışığa dalıp kayboldu. Katlanmış feneri açarak incelemeye başladı. Açık renkli kağıdın üzerine koyu bir kalem ile "UGO WALRUS" yazılmıştı. Fenerin altında da karton kısma dört çubuk ile tutturulmuş yapışkan bir topak vardı. Onun yanması ile fenerin içi sıcak hava ile dolacak, böylece de karanlık geceye doğru ışıldayarak yükselip kaybolacaktı. Bu gece için türetilmiş yeni bir gelenek de buydu. Herkes kaybettiği akrabaları için fenerler yakacak ve gökyüzüne bırakacaktı.

Tamak güzel işler yapıyordu. O kadar değişmişti ki, Evan bazen onun çocukluğunun kabuslarından biri olan o Tamak'la aynı kişi olduğunu düşünemiyordu, ki değillerdi de. İnsanlar ölmüş, kurtulanlar yeniden dirilmiş, kasabaları sıcak güzel bir memleket halini almıştı. Acaba Ugo burada olsa o da eskisi gibi gülümsemeye başlar mıydı diye düşünmeden edemiyordu.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now