Bölüm 22; Kum, Sis ve Kor

356 82 44
                                    

"Her şey, üzerinde Kuzey Kralı'nın şahsi mührünün olduğu bir görevin elime ulaşması ile başladı."

Chibi elini sertçe havaya kaldırıp kendini dinleyen gençlere doğru tuttu.

"Başlamadan söyleyeyim, lafımın kesilmesinden her zaman nefret ederim. Her ne duyacak olursanız olun gıkınızı çıkartmayacaksınız, tamam mı?"

Gözleriyle meraka ve dumana boğulmuş grubu tekrar süzdü. Yutkunduğunda ağzına acı bir tat geliyor, aslında kalbinin derinliklerinden bu hikayeye dair tek kelime bile konuşmak istemiyordu.

Gözlerini yavaşça yumarken "İsteyenler sessizce ağlayabilir." diye ekledi.

"Genellikle kendi görevlerime kendim karar veren bir Sınır Kartalı'ydım. O çizginin ötesindekilerle gerisinde kalanlardan daha çok ilgileniyordum. Kurallar veya gelenekler benim için bir şey ifade etmiyordu. İnsanlığa faydalı olma şeklim farklıydı. Her neyse konumuz bu değil."

Sanki meseleyi anlatmak istediği şeylere getirmekte zorlanıyor gibiydi. Hiçbiri daha önce onu böyle gevelerken görmemişti.

"Direk Kuzey Kralı'ndan gelen bir görev ilgimi çekmişti işte. Emir kulunu oynamak da istemiyordum ama ne olup bittiği konusunda merakıma yenik düştüm ve görevi yerine getirdim. Görev olabildiğince çabuk kralın yanında olmamdı, hepsi bu. Cidden merak uyandırıcı bir görev öyle değil mi? Fazla kolay olması çok zor olduğuna dikkat çekiyor gibi. Oraya vardığımda henüz bu aptal görevin başkalarına da verildiğini bilmiyordum. Aptal görevler sadece aptal insanlara verilebilir, senin baban ve senin ustan benden sonra kapıdan giren kişilerdi. Onlarla ilk kez orada karşılaşmıştım."

Ahşap zemine dalıp gitmiş gözlerini aniden karşısındaki muma dönmüş gençlere çevirince irkildiklerini fark etti.

"Huysuz Çekiç ve Sarı Şeytan. Dikkatle dinleyin veletler. Size bu iki adamın Sınır Kurdu olarak yaptığı son görevi anlatıyorum."

Sigarasından bir nefes daha çekti ve "Her zaman garip bir ikiliydiler. İlk tanıştıklarında birbirleri ile ölümüne savaştıklarını biliyor muydunuz?" diye sordu. Daniel bu hikayeyi hatırlıyor gibi duruyordu. "Onların o ölümcül kavgalarına son veren kişi bir büyücüydü. O zamanın Dişsiz Kurtlar'ı arasında açık ara farkla herkesten üstün bir kadın, insanların dövüştükleri sırada seslenmeye bile çekindiği iki kuduz köpeği dize getirmeyi becermişti. İşin garip yanı ise bu göreve aday olarak gösterilen dördüncü kişinin bu büyücü kadın olmasıydı. Şimdi düşünce ben bu hikayenin biraz dışında kalıyormuşum gibi değil mi?"

Buruşukluklar ve çatlaklarla dolu dudakları gerildi ve yüzünde acı bir gülümseme belirdi.

"Her neyse çok uzatmak istemiyorum. Kral bize herkesten saklayacağımız ve tek başımıza olacağımız bir görev verdi. Kimselerin ayak basmadığı topraklara gidecektik ve daha adı konulmamış şeylerle savaşacaktık. Herkes düşünmeden kabul etmişti ama asıl ilgimizi çeken şey başkaydı. Bizden üç tane çocuğu bulmamız emredilmişti."

Son cümlesine noktayı koymasıyla herkes garip garip birbirine baktı. Chibi onların yüzlerinde görmeyi amaçladığı bu tepkiden sonra konuşmaya devam etti.

"Evet sadece üç çocuk. Garip geliyor değil mi?"

Ardından onlara Cadı Avcılarını; onların ilk kez şu an hala hayatta olup, aynı zamanda Büyük Savaşa liderlik etmiş olan Kuzey Kralı'nın köyünden üç genç olduğunu ve onların kimsenin anlayamadığı şekilde cadıları parmak şaklatma rahatlığıyla öldürebilen güçlere sahip olduklarını, bu sayede arkalarına bakmadan kaçan cadıların boşluğunda yaratıkları temizleyip, savaşı kazanıp sonra da Sınır'ı çektiklerini anlattı. Bu Cadı Avcıları'nın nasıl meydana çıktığının ve savaşın nasıl kazanıldığının öyküsüydü ve herkesin kanı donmuştu. O odada Yume hariç herkes bir cadının gücüne tanıklık etmişlerdi ve Cadı Avcıları'nın nasıl olup da onlara bu denli üstün geldiğini merak ediyor, bu yüzden de beyinlerini kemiren soru işaretleri ile cebelleşiyorlardı. Nasıl olurda bir insan hiçbir büyü veya kılıç kullanmadan, hatta en ufak bir zırh parçası bile giymeden bir cadıyı öldürebilirdi? Kafalarında en ufak bir sahne bile canlanmıyor, hayal güçlerini zorluyorlar ama bir bir yok olan cadıları gözlerinin önüne getiremiyorlardı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now