Bölüm 13; Çivili Kapı

448 81 133
                                    


Roxx ellerini Ugo'nun yakasına geçirdi ve "Sen neden bahsediyordun ha Ugo!?!" diye bağırdı. Hızını alamamış onu hanın duvarın yapıştırmıştı. İnsanlar ayağa fırlamışlardı. Bu iki canavar tam burada kavgaya tutuşursa ortada han man kalmayacağını herkes çok iyi biliyordu.

"Dediğimi duydun işte Roxx." dedi Ugo. "Sizin olmadığınız bir göreve katılacağım ve size bunun hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim."

"Evet duydum adi herif! Senin bir gün böyle bir köpeğe dönüşeceğini asla hayal etmezdim!!"

Ellerini yakasından çekip dışarı doğru yürümeye başladı.

"Sandığım gibi bir adam değilmişsin Ugo!"

İnsanlar korkuyla ona yol veriyordu. Kapıyı yerinden sökecekmiş gibi açıp sertçe kapattı. Tüm herkes ölüm sessizliğiyle yerine oturdu. Bir süre arka mutfaktan tabak yıkama sesleri ve uçuşan birkaç sinekten başka ses duyulmadı.

Rouga, Roxx'un aksine gülümsüyordu.

"Bunun olduğunu anlamıştım zaten, kendimi hazırladım. Demek ki Roxx anlayamamış."

Ugo başını dışarı çevirmişti. Belli ki onlardan ayrılmak kendisine de acı veriyordu.

"Onun söylediklerine aldırma Ugo. Bilirsin her şeye böyle aşırı tepki veriyor."

Ugo derin bir nefes çektikten sonra bardağını kafasına dikti.

"Hey." dedi Rouga ve yumrunun ucuyla masaya tıklattı. Ugo başını ona çevirmişti. "Şimdi değil ama görev bitince her şeyi anlatacaksın tamam mı? Nereye gidersen git sonuçta kardeşiz. Kardeşiz öyle değil mi? Ne annemiz var ne babamız. Burada doğduk sayılır ve birlikte büyüdük, bu bizi kardeş yapar değil mi? Görürsün sen geri dönene kadar harika bir kız bulacağım! Öyle güzel olacak ki benden çalmak isteyeceksin."

Ugo bir kahkaha attı. Yüzüne bir huzur yayılmıştı.

"Hadi oradan Rouga! Pes et, artık bekar bir şekilde öleceksin işte!"

Bir süre gülümseyerek birbirlerine baktılar. Ugo bardağını son kez kafasına dikip masaya vurdu. Yumruğunu karşısında oturan dostuna uzattı.

"Ben yokken yan gelip yatmayın olur mu?"

Rouga yumruğunu Ugo'nunkine sertçe vurdu.

"Kendini liderimiz mi sanıyorsun ha adi herif? Roxx olsa böyle derdi değil mi?"

"Hoşça kal kardeşim!"

"Canlarına oku Ugo! Her kim karşına çıkacaksa artık."

Ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Rouga elini masaya tekrar vurdu. Ugo yürümeye devam ediyordu.

"Belki ben de senden bir kılıç isterim ne dersin ha? Şöyle büyük bir tane iyi olurdu."

Ugo nemlenen gözlerine dokunmadı. Ömürleri birlikte geçen insanların ayrılığı böyle oluyordu demek ki. Aklında sadece gidiyorum deyip gitmek varken, işler neden böyle karışmıştı bilmiyordu. İlk kez yaptıkları bir şey olduğundan dolayı olabilir miydi? Çok uzun bir süredir yemeği bile bir kez olsun ayrı yemediklerinden, bunun daha önce tecrübe etmedikleri bir şey olduğu aşikardı. Ama bir şey farklı geliyordu. Emin olmasa da tekrar gelemeyecekmiş ya da her şey farklı olacakmış gibi hissediyordu. Bu galiba ayrılığın doğasında vardı. Onlar olmadan yanında kim olursa olsun biraz yalnız hissedecekti sanırım.

Birçok şüphe ve korku ile yürürken aklına Lakahl geldi. Ona da veda etmeli miydi? İyi de bu neyin vedasıydı? Kalbi ilginç bir şekilde daha önce atmadığı gibi atıyordu. Neden böyle olmuştu, tekrar geri dönemeyeceğini mi düşünüyordu yoksa? Elini hafifçe göğsüne vurdu. Korkuyor muydu? Yüzünü garip bir gülümseme sardı. Nefeslerini derin derin çekiyordu. Evet korkuyordu ve bu görevi bu kadar harika yapan şey de buydu. Her birinin gücü yüzlerce adama denk cadılar, Sınır'ın ötesinde ayak basılmamış topraklar, cadıları öldürebilen güçler kullanan üç kişi... bu görev baştan sona ÖLÜM kokuyordu. Bunları düşündükçe kalp atışlarının çıldırması, heyecandan tüylerinin diken diken olması, ağzının suyunun akması normal miydi?

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now