Bölüm 51; demek yine oldu ha..

336 78 49
                                    


Ağaçların arasından rüzgar gibi esip geçen kurtlar Kara Köpek'ten ara ara gelmeye devam eden seslerden olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyorlardı. "Hey Dani!" diye seslendi Yume. Daniel kafasını hafifçe ona doğru çevirip "Ne var?" dedi ve tekrar önüne döndü. "Bunu kaçıncı sıraya koyuyorsun?" diye sordu Yume. Bir süre sessizliğini koruyan Daniel "Beş!" diye cevap verdi. Cümlesini bitirir bitirmez elini kaldırıp "Ya da dört! Evet dört!" diye bir düzeltme yaptı. Yume kaşlarını çatıp "Dört mü? Tabi yaratığın ağzına sen girmedin! Ben direk ikiye çekiyorum kimse kusura bakmasın!" dedi. "Abartma Yume." diye karşılık verdi Daniel. Lulu ve Jakaranda ne olup bittiğine anlam veremeden sadece dinliyorlardı. Yume kafasını arkaya yatırıp "Ya sen Jakaranda?" dedi. Derin bir nefes çekip "Önce neyden bahsettiğini açıklarsan belki cevap verebilirim!" dedi Jakaranda. "Görevlerin arasından olayları ölümcüllüğüne göre sıralarsan bu yaşadığımız şey kaçıncı sırayı alır?" dedi Yume. Jakaranda dudak büzüp biraz düşündükten sonra "İlk ona bile giremez herhalde." dedi. Yume, "Ciddi misin?!" diye bağırmıştı. Jakaranda soğukkanlılıkla "Daha yeni büyü taşı depoladık, savaşmak zorunda kalsaydık ve hepiniz ölseydiniz bile kendi başıma kaçıp gidebilirdim. Bir sürü hareket büyüm var sonuçta. Ölümcüllüğe göre sırala demedin mi, çok da ölecekmiş gibi hissetmedim yani. Ama gerçekten korkunçtu bunu kabul etmem gerek." dedi. Yume güldükten sonra "Seni hain! Bizi bırakıp kaçıyorsun öyle mi?" dedi. Jakaranda, "Benden Kara Köpek'le savaşmamı beklemiyorsun herhalde." diye cevap vermişti.

Yume şimdi de Nico ve Lupi'ye seslenmişti ki Lulu, "Hey!" diye bağırdı. "Saçma oyunları bırakıp ne yapacağımızı konuşsak daha iyi olmaz mı?"

Yume bir süre sitemle kendini seyreden küçük kıza baktı ve "Hangi konuda ne yapacağımızı konuşmak istiyorsun kardeşçik? Buharlı Kayalar'a gidiyoruz dememiş miydin? Fikrini mi değiştirdin yoksa?" diye sordu. Lulu eliyle Yume'nin kucağında bir aşağı bir yukarı sıçrayan, kolu morarıp şişmiş ve hala baygın abisini gösterip "Evan'ı ne yapacağız?!" diye bağırdı. "Kolunu görmüyor musun?! Bu kol kendiliğinden iyileşecekmiş gibi mi duruyor sence?! Bir şeyler yapmalıyız!"

Yume, Lulu'nun yüzüne biraz sırıtıp "Yapılacak şey belli ufaklık bu kol artık iş görmez, kesip kurtulacağız." dedi. Lulu'nun gözleri fal taşı gibi açılmış, konuşamamış, kurdunun sırtında öylece donakalmıştı. Daniel'in "Kızla uğraşmayı kes Yume!" diye bağırmasıyla kahkahalara boğulan Yume "Sakin ol Lulu!" dedi. "Abinin kolu eskisi gibi olacak!"

Kurtların sırtında seyretmeye devam eden gruptan Daniel dışındaki hiç kimse Yume'nin bu söylediği şeye inanmamıştı. Durumun ciddiyeti, Evan'ın yüzünün baygınken bile acıyla kasılmasından belliydi.

Amasia, ağaçların arasından uçarak gelerek Yume'nin önündeki kurdun sırtına ters oturdu. Bir eliyle kurdun tüylerini sıkıca kavramıştı, diğer eliyle de alnındaki teri siliyordu.

Yume soluklanmasına izin bile vermeden "Amasia!" diye atıldı. Heyecanla "Onun seni ısırmasına izin verdin mi?" diye sormuştu. Amasia "Hayır Yume!" diye çıkışmış ve onunla çok muhatap olmadan "Daniel!" diye bağırmıştı. "Evan'ın koluna ne oldu böyle?!"

"Mavi Kürklü Maymunlar!" dedi Daniel. "Yüz tane falan vardı herhalde, Nico sürünün başını öldürdüğü için hepsi delirmiş bir şekilde üzerimize çullandılar!"

"Neyse ki daha kötü bir şey olmamış." dedi Amasia. Lulu şok olmuştu. Amasia'nın nasıl bu kadar sakin kaldığını anlayamamıştı. Titreyen bakışlarını ona dikmişti. Öfkeyle dolmuştu ama ortada kendisin anlamadığı bir şey varmış gibi duruyordu bu yüzden biraz daha sabredecekti. Derin derin nefes alarak kendini kontrol etmeye çalışıyordu.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now