Bölüm 62; Ainhina giriş prosedürü

339 68 113
                                    

Lupi yattığı yerden fırladı ve koşmaya başladı. "Evan!" diye bağırmıştı. Kendini yere atıp Evan'ın başını dizine koydu. Elini yanağına koydu, teni çok cansız ve soğuktu. Hızla kulağını ağzına götürüp nefes alıp almadığını kontrol etti. Daniel'e dönüp "Yaşıyor!" diye bağırdı. Daniel, elini göğsüne atmış giysisinin yakasını sıkan ve tir tir titreyen Amasia'nın koluna girmişti. "Ne oldu?" diye sordu Amasia. "Ben de aynı soruyu sana soracaktım." diye cevap verdi Daniel. "Bir rüya gördüm." dedi Amasia. Daniel başını çevirip omzu üzerinden diğerlerine baktı. "Hepimiz gördük."

İnsanların kendine gelmesi zaman alıyordu. Lulu "Abi!" diye bağırdı. Düşe kalka koşmuş abisinin yanında bitmişti. Abisini görünce elini ağzına götürmüş ve hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştı. Öyle hıçkırıyordu ki nefes alamaz hale geliyor, öksürüklere boğuluyordu. Çünkü rüyasında kendisine gösterilen vücuduna sıcak demirlerin batırıldığı, derisinin yüzüldüğü, uzuvlarının kesildiği abisi karşısında ve tek parçaydı. Yine de onun çok da iyi olmadığını görebiliyordu. "Ne oldu ona?!" diye bağırdı. Lupi tam olarak cevabını bilmese de birkaç fikrinin olduğu bu durum hakkında şu an konuşmak istemiyordu. "Amasia!" diye bağırdı Lulu. "Pembe büyü taşını kullanman gerek abim çok kötü!"

Daniel'in desteğiyle zar zor ayakta duran Amasia başını sallayıp onlara doğru yürümeye çalıştı. Bir adım atamadan dizleri üzerine devrildi. Daniel onun yanına çökmüş ve "Yavaş ol Amasia!" demişti. Ardından Lulu'ya dönüp "Şu an büyü yapacak halde falan değil!" dedi. Lulu, "Ama..." dese de Daniel onun sözünü kesti ve "Lulu!" diye bağırdı. "Sakinliğini koru!"

Lulu beyninden vurulmuşa dönmüştü. Bir anda ağlamasını da hıçkırmasını da kesti. Gulyabaninin kendine söylediği şeyler aklına gelmişti. Bu onun zayıf noktasıydı işte; EVAN. Onu böyle kandırmıştı. Derince bir nefes çekip Daniel'e başını salladı. Abisine döndü ve ellerini saçlarına daldırdı. Onun yüzünün geldiği hali gördükçe içinde tekrar küçük küçük hıçkırıklar doğmaya başlamıştı. Yeniden ağlaması on saniye sürmedi.

Amasia tekrar ayağa kalkmaya çalışsa da Daniel onu yere bastırdı. Şansını tekrar denedi ama yine başarılı olamadı. "Bırak beni Civciv!" diye bağırdı Amasia. Bu bağırma bile ona zor gelmiş, bedeni Kor'un gücünü kullandığı için halsiz düşmüştü. "Neden bırakmıyorsun?! Evan'a bir şeyler olmuş! Onu iyileştirmem lazım!!" diyor, gücü yettiğince çırpınmaya çalışıyordu. Bir anda birisinin saçlarını okşadığını hissedince durdu ve kafasını kaldırdı. Yume ona bakarak "Sakin ol aşık kız! Dani'yi dinle ve gücünü toparlamaya bak!" dedi. Amasia, Yume'nin gözlerine baktı. Gulyabani tarafından kandırılmış ve oyuna getirilmiş olmanın öfkesi bakışlarından okunuyordu. "Hey küçük kardeş!" diye bağırdı Yume. "Açık bir yarası falan var mı?"

Lulu başını iki yana salladı. "Yok, ama... ama..." dedi ama devamını getiremedi. Yume oraya doğru yürüyecekti ki arkalarından bir savaş narası patladı. Jakaranda kılıcını çekmişti ve onlara doğru koşuyordu. "Amasia Merlot!!!" diye bağırdı. Daniel, Amasia'yı bıraktı ve kılıcına davrandı. Jakaranda'nın saldırısının önüne geçti ve kılıçları çarpıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!?!" diye bağırdı Daniel. Jakaranda onu görmüyordu bile. Var gücüyle ittiriyor, Daniel'in omzu üzerinden Amasia'ya bakıyordu. "Çekil önümden Daniel!" diye bağırdı. Daniel bu tepkinin sebebini aşağı yukarı tahmin edebiliyor, hatta anlayışla karşılıyordu. Hepsinin duygularıyla oynanmış, gururları incinmişti ama Jakaranda'nın öylece Amasia'ya saldırmasına müsaade edemezdi ki bu saldırıdan canlı çıkacağı da meçhuldü. Şimdilik onu sakinleştirmenin bir yolunu bulmalıydı. "Gulyabani sana ne gösterdi bilmiyorum ama hepsi hayaldi!!" dedi. "Seni kandırdı!! Her şey bitti Jakaranda kazandık!! Kılıcını kınına sok!!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now