Bölüm 50; öleceksem de savaşarak öleceğim!

346 74 76
                                    


"Kimse kıpırdamasın." diye fısıldadı Lulu. "Bu bir Kara Köpek."

Önlerindeki ağaçlardan birisi yaratığın ayağını üzerine basmasıyla devrildi. Kökleri çatırdayarak kopmuş, gövdesi ise Kara Köpeğin ayağını bastığı yerden ikiye ayrılmıştı. Beş metreden uzun, simsiyah bir deriye sahip köpeğin vücudundan gizemli bir duman yayılıyordu. Gün ışığında bile kıpkırmızı parlayan gözleri bu duman perdesi arkasından Evan ve diğerlerine bakıyordu. Kimsenin nerden geldiğini bilmediği bu yaratık Sınır'ın dışında dolaşır durur, bir yeri mesken etmediği gibi uzun bir süre ortalıkta hiç görülmediği de olurdu. Onu bugüne kadar avlayanı bırakın da yaralayabilen hatta onunla savaşıp hayatta kalabilen kimse olmamıştı. Bir köpeği andıran siluetlerine rağmen koku duygularının çok gelişmiş olmadığı biliniyor, ya da öyle tahmin ediliyordu. Bu yüzden eğer sizi görmemişse kıpırdamadan ve ses çıkarmadan saklanmanız bu yaratıktan canınızı kurtarmak için en mantıklı şeydi. Lakin bu tavsiye, her ne kadar çaresizlikle uygulasalar da Evan'ların diplerine kadar girmiş bir Kara Köpekten kurtulmalarına yardımcı olmayacaktı.

"Kaçmamız gerek." diye fısıldadı Daniel. "Nasıl?" diye fısıldadı Lupi. "Bir Kara Köpek'ten nasıl kaçılır biliyor musun?"

Daniel olumsuz manada başını salladı ve "Bir Kara Köpeği bu kadar yakından ilk kez görüyorum." dedi. Bir yandan kontrolden çıkmış kalp atışlarını dinginleştirmeye çalışıyordu. Elini gümbür gümbür atan göğsüne koyup "Kıpırdadığımız anda yok olacakmışız gibi hissediyorum." diye ekledi. "Işınlanmamız gerek!" diye fısıldadı Yume. "Buradan hemen ışınlanmamız lazım yoksa ölüp gideceğiz!"

"Nasıl!" dedi Nico. "O taşlar nasıl çalışıyor hiçbir fikrimiz yok! Burada ışınlanabilecek tek kişi sensin!"

"Eğer Amasia ve Jakaranda burada olurlarsa altı kişi birden ışınlanabilir."

Parmağıyla küçük bir hesap yaptıktan sonra, "Ama biz sekiz kişiyiz!" dedi. "Belki Amasia iki kişi birden ışınlayabilir bilemiyorum bunu hiç denemedi ama buradan hemen gitmeliyiz!"

Herkes gibi Yume'yi de panik almıştı. Sesini de gittikçe yükseltmeye başladığının farkında bile değildi. Lulu'ya dönüp "Bizi buradan çıkartacak bir fikrin yok mu ufaklık?!" dedi. Lulu elini ona doğru uzatıp "Kapa çeneni! Size ses çıkartmayın demedim mi?!" dedi. Daniel onun havadaki eline baktığında tir tir titrediğini fark etmişti. Derin derin nefes alışlarına ve ter içinde kalmış suratına bakınca en çok onun korktuğu belli oluyordu. Bir Kara Köpeği ilk görüşü aklına geldi, onu suçlamıyordu. Bu devasa yaratık Sınır'ın dışındaki ölümle eş anlamlı şeylerden biriydi. Sessizliğe bürünmüş Evan'a baktığında ise köpeğe odaklanmadığını gördü. Kırılan kolunun acısı vücuduna batmaya başlamış gibi görünüyordu. Acıyla çektiği nefesler sıktığı dişlerinin arasındaki boşluklardan ıslık çalarak geçip gidiyor; nemlenmiş kirpikleri, ter içinde kalmış vücudu ve morarmış teniyle korkunç bir halde gözüküyordu. Büyük ihtimalle bayılmamak için kendini zor tutuyordu.

Kendilerine bir adım daha yaklaşan Kara Köpeğe tepki olarak tüm kurtlar usulca hırlamaya başlamıştı. Lulu panikle ellerini hayvanlarının kürküne sürtüyor ve onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Kara Köpek kızıl bakışlarını on beşe taneye yakın olan gri kürklü kurtların etrafında gezdirip ayağını yere vurdu. Başını gökyüzüne dikip gürlemesiyle tüm kurtlar yere kapanıp kulaklarını düşürdüler. Hepsi enikler gibi inildiyor ve ayaklarını sürte sürte geri çekiliyorlardı. Lulu korkudan yere düşmüş, kulaklarını yırtarcasına gürüldeyen sesle kalbi duracak gibi olmuştu. Kara Köpeğin bedenini saran duman da kükremesiyle daha bir koyulaşmış, biri yaratığın içine odun atmış gibi kuvvetlenmişti. Sanki bu kükremeyle yer sarsılmıştı. Civardaki ağaçların hepsinden kuşlar, yuvalarını bırakıp gökyüzüne yükseliyorlardı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now