Bölüm 36; BEYAZ DİYAR

364 80 44
                                    


Beyaz giysili adamların sürdüğü at arabasının tepesinde Kuzey Krallığı'nın küçük bir bayrağı dalgalanıyordu. Gün batımına doğru Beyaz Diyar'a girdiklerinde kendilerini kalabalık bir insan topluluğu karşıladı. İnsanlar senede iki kez gördükleri krallarının sebebini bilmedikleri ziyaretleriyle coşagelmişlerdi. Binaların tepelerinden atılan gül yaprakları ve haykırışlar Evan ve arkadaşlarına büyük bir sürpriz olmuştu. İnsan selinin önünde kalmış bazı aileler çocuklarının yanlarına eğiliyor ve parmakları ile atlarının üzerlerindeki kendilerini gösteriyorlardı.

"Bak oğlum, bu Evan Vickers! Ugo'nun çırağı!"

"Arkasındaki küçük kıza da kim?"

"Bakın Cadı Kız!"

"Ejder Kol da burada!"

Tabii ki tezahüratların çoğunu genç kızların çığlıkları ve "Sarı Şeytan!" diye bağırarak Daniel'in bir bakışını kendilerine doğru çekme çabaları kaplıyordu.

Evan buraya geldiklerinde farklı bir muamele göreceklerini düşünüyordu ama yanılmıştı. Kuzey Krallığı insanlarının hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar aynı karakteristiği göstereceklerini bir kez daha anlamış, onların kutsalı bildikleri savaşmayı ve savaşan insanları yüceltme eğiliminden asla vazgeçmeyeceklerini kabul etmişti. Çocukların kendilerine bakışları savunma görevine gittikleri kasabalarda da diğer yerlerde de burada da farklılık göstermiyor; insanlık adına canını ortaya koyup savaşma arzusu sanki genlerine işlenmiş gibi gözlerini açtıkları andan itibaren her kuzeylinin damarlarında akıyordu. Evan bu insanların bu meseleyi böyle sahiplenmelerine ciddi bir hayranlık duyuyordu.

Kralın arabasından inmesiyle kalabalığın gürültüsü kesildi. Herkes eş zamanlı bir şekilde dizi üzerine çökmüştü. Tepeden atılan son gül yaprakları da sessizce yere süzüldü. Ortamın atmosferi tüyleri diken diken ediyordu. Evan ve diğerleri atlarından inmiş ve düz bir şekilde yürümeye başlayan kralı takibe koyulmuşlardı. Amasia, ailesi yanında şaşkın şaşkın dikilen, etrafında ne olduğunu anlamaya kafa yormakla meşgul tatlı bir çocuğun başını okşadı.

Kral yan yana dizilmiş dört kişinin önüne kadar ilerlemeye devam etti.

Evan dirseğini Daniel'e dokundurarak "Bunlar kim?" diye sordu.

"Kadim Göl Kurulu Kuzey Krallığı temsilcileri." diye cevapladı Daniel. Evan onun burnunu çektiğini duyunca dikkatlice yüzüne baktı ve gözlerinden dökülen yaşları fark etti. Dostunun bu milliyetçi duygularla sarmalanmış hali hoşuna gitmişti. Daniel, aldığı her nefeste göğsünü biraz daha kabartıyor, yoğun bir onur duygusuyla kalbi patlayacak gibi oluyordu.

Temsilciler ve kral arasındaki uzun süren bakışma sonrasında ihtiyarlardan birisi sessizliği bozdu.

"Şeref verdiniz efendim. Burada bulunmanız bize ve tüm insanlarımıza mutluluk veriyor."

Kral başı ile onayladı.

"Yalnız..." deyip başını hafifçe yana yatırdı ve "Size eşlik eden simalarda bir hayli değişiklik görüyorum." dedi. Kral bakışlarını ardındaki gençlere değdirdikten sonra elini sakallarına atıp kıstığı gözlerini tekrar muhatabının tebessüm eden çehresine dikti. Roffus Maverick, temsilcilerin an itibariyle en genç ve en kıdemsiziydi. On yıl önce vefat eden temsilci yerine atanmış, ama rüştünü kısa sürede ispat etmişti. Zekası kadar dili de sivri birisiydi. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi vardı. Temsilcilerin genelinin aksine halkla beraber olmayı severdi. Az da olsa çakırlaşmış saçlarını ortadan ikiye ayırırdı, köseydi. Yuvarlak çerçeveli gözlükleri ve kahverengi gözleri vardı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin