Bölüm 16; zaman ne de çabuk geçmiş

458 78 83
                                    


İnsanlar bir bir binadan çıkmaya başlamışlardı. Dışarı adımını atan gözlerini onlara dikiyor, titreyen kelimelerle alelacele teşekkür gibi şeyler söylüyor ve evine koşuyordu. Yume siyah taşını tekrar küre yapmış havaya atıp atıp tutuyor, Daniel nereden çıkardığı muamma olan bir bezle kılıcını ve zırhını temizliyor, Amasia ve Evan ise gülümseyerek bakışıyorlardı. Birkaç çocuğun konuşması aniden kalabalıklaşan meydana rağmen kulaklarına ulaşmayı başardı.

"Kim bunlar böyle ya?" dedi içlerinden bir tanesi. "Muhteşem savaştılar!!"

Bu söylediği şeyden sonra arkadaşını omuzundan tutarak sarsan diğeri "Salak mısın sen?" diye çıkıştı. "Kahverengi saçlının belindeki çekici görmüyor musunuz? O Evan."

Çocuk bir anda neye uğradığını şaşırmış, nasıl bir hataya düştüğünün farkına varıp ellerini yüzüne kapattıktan sonra "Nee?! Evan Vickers mı?!" diye bağırmıştı.

Diğer çocuk da bunu fark etmemiş olacak ki "Yok artık hiç de güçlü görünmüyor?!" diye tepki verdi. Arkadaşı bu sefer de onun kolunu yakalayıp çekmiş "Saçmalama o en güçlü Sınır Kurdu!!" diyerek ağzının payını vermişti. "Daha eğitime başlamadan tek bir kılıçla bir cadıyı ve bir kaleyi yok etmiş olduğunu bilmiyorsun galiba."

"Evet bende duydum." dedi diğeri. "Yuva'ya geldiği ilk gün ise iki Sınır Kurdunu çıplak elle öldürmüş, böylece onu sınava bile sokmamışlar."

"Eski efsanelerden Kalın Kafa Roxx'u da darmaduman ettiğini söylüyorlar. Bu adamın kasabamızı savunduğuna inanamıyorum!!"

İçlerinden biri gözlerini diğerleri üzerinde dolaştırdıktan sonra "Peki yanındakiler kim?" diye sordu masumca. Evan hakkında her şeyi bildiğini düşünen ve onun büyük bir hayranı olan çocuk göğsünü kabartarak "Köleleri falan herhalde." dedi.

Evan dayanamayıp gülmeye başlamıştı. Ondan başka kimsenin gülmediğini fak edince birkaç öksürük ile boğazını temizleyip hemen sustu. Yume, siyah taşını bıçağa çevirmiş parmağını ucuna bastırıp sivriliğini kontrol ediyor, Daniel ise titreyen bakışlarını bir yere kilitlemiş elindeki bezi zırhının aynı yerine boş boş sürtüp duruyordu.

Evan hala kahkahalarla gülmek istese de kendini bastırıyordu. "Şu söylentiler de ne saçma yayılıyor arkadaş." dedi ve ayağa kalkıp konuşmaya devam eden çocuklara döndü.

"Hey!"

Çocuklar bir anda taş kesilmişti. Birbirlerine bakıyorlardı. Evan onlara doğru bir adım attı ve elini belindeki çekice yavaşça vurdu.

"Adımın başına bir şey koyacaksanız Ugo'nun Çırağı demeniz yeterli, anladınız mı?"

"Tabii ki de efendim!!"

"Özür dileriz efendim!!"

Başlarını hızla sallayıp koşuşturmaya başladılar. Evan bir anda Daniel'in kolunu gırtlağına dolaması ile nefessiz kaldı.

"Orada söylediğin şeyin aslında cadıyı benim öldürdüğüm olması gerektiğini düşünüyorum Evan!!"

Yume de bıçağın sivri ucunu bir iğneyi batırır gibi sırtına dokundurup çekiyordu. Suratını yapabildiği kadar buruşturup öfkeli bir şekilde "Idımın bışını Ugo kıysınız yıtır!!" diye Evan'ın söylediklerini tekrar etmişti. "Tüm övgüleri çalma büyüsü falan mı yapıyorsun ha Evan!!"

Evan, dudaklarını ağzının içine büzüyor ve gülmemeye çalışıyordu. Hiç de üzgün olmadığı belli bir şekilde "Özür dilerim!!" dedi.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt