-1- Tesadüfler (Araba Kazası)

455K 10.1K 1.9K
                                    


Medya: Bukre ve Tanıtım videosu.

Tekrarı olmayan heyecanlar...

Hayatta tekrarı olmayan heyecanlar veya mutluluklar vardır. Bir kere yaşarsın ve unutamazsın. Mesela üniversitenin ilk günü gibi! Yaşlansan bile aklından çıkmayacak bir heyecandır o. Tecrübesizlik, omuzlarına yüklenen sorumluklar, koskocaman bir şehirde destekçilerin olmadan kalmak... Hem korku doluydu hem de fazla heyecanlıydı. Üstelik on dokuzunda kanı kaynayan genç bir kız için. Evet, biraz korkutucuydu ama çokça da mutluluk vericiydi. Bir daha üniversitenin ilk gününü yaşamayacaktım ve bugünün heyecanını bir daha tadamayacaktım, en iyisi tadını çıkarmaktı.

Gözlerimi yeni bir güne araladım. İçimde değişik kıpırtılar vardı, heyecanlıydım. Sesime ve müziğe dair attığım en önemli adımlar biri üniversiteydi. Daha çok toy olmama rağmen sesimin güzelliği ve berraklığı sayesinde konservatuar bölümünü seçmiştim üniversite için, pek kendi isteğim değildi aslında ama yine de başkalarınca iyi bir seçim yapmıştım. Ailem ve çevremdekiler sesimi harcamamam, onun üzerine gitmem gerektiğini söylüyorlardı ve sürekli bir baskı içindeydim. Evet, sesimin bende farkındaydım ama müzik benim pek de ilgi alanıma girmiyordu. Ben onlar gibi bu devirde ya popçu ya da topçu olacaksın kafasında değildim. Şarkı söylemek benim için çok özel veya beni mutlu eden bir şey olmak yerine sıradanlık hissine kapılmama sebep oluyordu. Pek gönüllü değildim yani ama baskılardan kurtulmak için tercih listeme beş tane devlet konservatuarı eklemek zorunda kalmıştım. Şans ki beşinci tercihim olan Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarı tutmuştu. Ailem kadar çok mutlu olmasam da beni de tutan tercihimde mutlu eden şeyler vardı. Mesela çocukluktan bu yana sürekli yan yana olduğum Aslıyla aynı üniversite tutmuştu. Hiç beklemediğimiz şey olmuştu, Ege üniversite onun ilk tercihiydi ve direk tutmuştu. Ayrıca bu üniversitesi ülkemin en sevdiğim şehirlerinden birindeydi. İzmir! Bir hayatın başladığın ama hiç bitmediği şehir. Çocukluğumdan beri denize yakın olan şehirleri hep çok sevmiştim ama İzmir kesinlikle en sevdiğimdi. Beni buraya çeken şeyler vardı.

Yattığım yatakta oturur vaziyet alıp gülümsedim. Artık yarı özgür sayılırdım! Arada sırada bana karışan annem ve başımın etine yiyen bir kardeşim yoktu burada. Onlardan uzak olmak beni her ne kadar mutlu etse de bir o kadar da üzüyordu. Sonuçta ikisi bir başlarına kalmıştı. Üç kişilik küçük bir aileydik çünkü babam ben on yaşındayken öldürülmüştü. Yani onlar Ankara da bir başlarına kalmıştı. Bunları beynimden def edip karşıdaki duvara uykulu gözlerle bakmaya başladım. Bu stabil her sabah yaptığım davranışlardan biriydi. Esneyip afyonumun patlamasını beklerken bir anda odamın kapısı açıldı ve içeriye Aslı girdi. "Üniversite! Üniversite! Üniversite!" Aslı, her daim yanımda olan kardeşim dediğim nadir insanlardan biridir. Belli ki o bugün daha heyecanlıydı. Kahkahaları arasında "Bekle bizi biz geliyoruz" diyebildi.

"Sakin ol" dedim onun insanın içine eritecek derece de samimi olan gülümsemesine eşlik ederken.

Yatakta benden geriye kalan boşluğa atlayıp yattı, ben de o sıra odama göz gezdirdim. Kısa bir sürede çok güzel döşemiştik evimizi. Sonuçlar açıklandıktan sonra direk bir ev aramaya başlamıştık. İzmir'in nedense bu mahallesindeki evler hem büyüktü hem de fiyatları çok uygundu. Aslıyla bunu mahallenin hep tenha ve genellikle gençlerden oluştuğuna bağlamıştık. Gerçektende sokakta bir sürü genç kadın ve erkekler vardı. Sanırım bu mahalle birazda üniversitelilerle dolu bir mahalleydi. Ama her şeye rağmen yeni yapılan bu dubleks evi iyi bir fiyata tutmuştuk. Bizim oturduğumuz sokakta genellikle bahçeli evler ya da bizimki gibi dubleks evler vardı. Ama en çok hoşuma giden hemen karşımızda olan dubleks evdi. Baya büyük ve modern bir ev, kim bilir içi ne kadar güzeldir...

Kod Adı: Bay Sapık [Wattys2016 Kazananı]Where stories live. Discover now