Bölüm-6

167K 5.2K 1.5K
                                    


Tüylerimi ürperten sesin sahibi hemen yanı başımdaydı. Nefesi kulağıma çarparken donakalmıştım. O ise gülümsedi ve benden ayrıldı. Hemen karşımda duran sandalyeye rahat tavırlarla oturdu.

Ben ise robot gibi ifadesizce sandalyeye yığıldım. Yığıldım dedim çünkü kullandığı kelimeler beynimi istila etmişti.

Ne kadar Tolgay'dan kurtulmak istesem de o bir şekilde yolunu bulup karşıma çıkmayı başarıyordu.

Herkes gülerek konuşurken ben önümdeki menüye boş boş bakıyordum.

Tolgay git gide daha umursamaz ve kaba oluyordu. Annemlere iyi çocuk rolünü sergilerken sadece ikimizin bulunduğu alanlarda kaba ve pişkince konuşuyordu.

Aylin abla'nın sesiyle bakışlarımı menüden kaldırdım.

"İyi misin Bade'cim?"

İyi değilim diyemedim. Senin, kendini bilmez oğlun yüzünden son günlerimin berbat geçiyor diyemezdim. Annem Aylin ablayla iyi anlaşıyordu. Bu samimiyetin nereden geldiğini bilmesem de üstelememiştim.

"İyiyim, lavaboya gitmem lazım sadece."

Sandalyemi çektim ve midemdeki bulantıyla lavaboyu soracak birisini aradım. Adamın biriyle ilgilenen 35 yaşlarındaki garsona "Bakar mısınız, lavabo ne taraf da?" diye sordum.

Adam ilerideki siyah mermerle döşenmiş koridoru göstererek "Koridor bitiminin hemen sol tarafında. Sağ taraf ise gece kulübümüze çıkmaktadır."

Sana gece kulübünü soran mı vardı? Gereksiz açıklama yapan insanlardan oldum olası haz almıyordum. Baygın bakışlarla teşekkür edip beni kasvetlere boğan koridora girdim.

Koridor kırmızı led ışıklarla aydınlatılmıştı. Fazla ışık yaymasa da önümü görebildiğime şükrediyordum. Sol tarafa döndüm ve kapının üstünde etekli olan resme baktım ve kapıyı ittirip içeri girdim.

Lavabo temiz ve ferahtı. Sadece iki kız vardı ve birbirlerine bir şey anlatarak makyajlarını tazeliyorlardı.

Onlara aldırmadım ve suyu açıp yüzümü yıkamaya başladım. Su saçımın uçlarını ıslatsa da önemsemeyip suyu kapattım ve yandaki oto makineden havlu kağıt alıp yüzümü güzelce kuruladım. Çöp kutusuna buruşmuş havlu kağıdı attım.

Kapıdan dışarı çıkıyordum ki kızın sorusuyla durdum ve arkamı döndüm.

"Güzel saçlar, nerede boyattın?"

Kaşlarım saçlarımla birleşircesine kalktı. İnsanların saçlarımla alıp veremediği neydi? Kabul ediyordum Türkiye'de doğal sarışın fazla yoktu ama bu saçımın boya olduğu anlamına gelmiyordu.

"Saçlarım boya değil, doğal rengi böyle."

Yanındaki kız arkadaşını dürttü ve "Şanslı kız, öyle saç rengimin olmasını çok isterdim."dedi.

Arkadaşı ona cevap vermezken bana başka bir soru yöneltti.

"Kulübe geldin sanırım. Bizimle takılmak ister misin?"

Bu soruyu üstümü süzerken sormuştu. Kısa şortum ve topuklu ayakkabılarımla kulübe uygundum. Gülümsedim.

"Hayır restoranda yemek yemek için ailecek geldik. Başka sefere takılırız."

Tabiki de onlarla takılmayacaktım. Amacım başımdan savmak ve biran önce buradan kaybolmaktı.

"Tamam, yarın gece buluşalım o zaman."

ZindanWhere stories live. Discover now