Bölüm-15

95.1K 3K 375
                                    

Birisini mutlu etmek oldukça kolaydı. Bunun en basit örneği ise kuşkusuz Çağrı'dı. O düşünceli ve naif hareketleri ile mutlu olmayı kesinlikle hakkediyordu. Bunu yerine getirme vazifesi de tamamen bana kalıyordu.

Çağrı sarhoş gibi lavaboya girdi. Verdiğim cevap ile dünyalar onun olmuştu. Ben ise gülümseyerek merdivenlerden aşağı iniyordum. Düşüncelerim merdivenlerden aşağı yuvarlanırken onları toplamak için uğraşmıyordum. Bunu yapmayı bırakalı çok olmuştu.

Merdivenin son basamağını da inmiştim ki Tolgay karşıma çıkıverdi. Sürpriz yumurta gibi her yerden fırlamasını anlamıyordum. Yanından geçeceğim sırada kolumdan tuttu ve kendisine çevirdi.

"Amacın ne bal kafa?"

Kolumu ondan kurtardım ve aramıza mesafe koymak amacıyla bir adım geriledim. Umursamaz ve her şey benim tavırları oldukça canımı sıkıyordu.

"Seni ilgilendiren kısım nedir?"

Derin bir nefes aldı ve kahve gözlerini üzerimde sabitledi. "Benim sınırlarımı sen çizemezsin. İstediğim her şey beni ilgilendirir."

Kaşlarımı kaldırdım ve sahte bir gülüşün dudaklarımın arasından ayrılmasına izin verdim. Bu sözlere cevabım bile yoktu. Boş ve gereksiz konuşmalarıyla vaktimi harcayamazdım.

"Biliyor musun Tolgay? Artık sana tahammül etme sınırımı çoktan aştım. Belki de ipini çekme zamanı gelmiştir."

Surat ifadesi sertleşti ve uzun bacaklarıyla aramızdaki mesafeyi kapattı. Sert soluk alışı saç tellerimi yakarken bir adım geri gitmemek için bütün irademi kullanıyordum. Özel sınır çoktan aşılmışken kalkanımı kaldırmış saldırıyı bekliyordum.

Yumuşak dudakları saçlarımın üzerinde dolanırken kaskatı kesilmiştim. Benim evimde bana neler yapıyordu. Biçimli dudakları ile saçlarım bütünleşmişti ve tüylerim diken diken olmuştu. Elimi ittirmek amacıyla göğsüne yerleştirdim ama Tolgay elimi tuttu ve ittirmemi engelledi. Dudaklarını saçlarımdan ayırdı ve kulağıma yavaşça fısıldadı.

"İpimi nasıl çekmeyi düşünüyorsun? Bunu oldukça merak ediyorum."

Elimi elinden kurtardım ve bütün gücümle Tolgay'ı ittirdim. Buna rağmen sadece bir adım gerilemişti. Bunu da kendi isteği ile yaptığına emindim.

"Kendini ne sanıyorsun sen?"

"Yakışıklıyım, zenginim, zekiyim, kızlar yatağıma girmek için can atıyor. Daha ne olsun bal kafa?" Parmağı ile kendini gösterdi ve ukalaca gülümsedi. "Bu tip ile bir çok kızın hayalini süslüyorum ve buna sende dahil olacaksın. İstesen de istemesen de."

Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecektim ki annem salondan çıktı. Elindeki boş tabaklarla mutfağa doğru yürürken yavaşça konuştu.

"Bade mutfağa gel."

Tolgay gülerek salona dönerken bende sinirle annemi takip ediyordum. Kim bilir aklında ne senaryolar kurmuştu?

Annem boş tabakları tezgaha bıraktı ve bir şey söylemeden yaptığımız tatlıyı kesmeye başladı. Bu fırtına öncesi sessizlikti. Bunu görmek zor değildi. Rahatlamak amacıyla bardağa su doldurdum ve bir yudum aldım. Bu kuruyan boğazıma iyi gelmişti.

"Neler karıştırıyorsun Bade?"

Sorusu aramızdaki gerilimi arttırırken gözlerimi devirdim ve boş tabakları tezgaha dağıttım.

"Bir şey karıştırmıyorum. Bu nereden çıktı?"

Annem elindeki bıçağı sallarken hınçla konuştu. "Karşında salak yok Bade. Tolgay ve sen ne karıştırıyorsunuz?"

ZindanWhere stories live. Discover now