Bölüm-47

58.1K 2.1K 865
                                    

Geçmişin yarıklarından sesleniyorum size, ölmüş bir insan yaşayabilir mi?

Suskundum. İçimdeki ölü ruh çoktan nefesini kesmişti. Garipti. Havayı ciğerlerimde hissetmeme rağmen ölü olmam.

Akan gözyaşlarım ne kadar üzgün olduğumu belgeliyordu. Bunu hak etmemişti. Belki de hak edecek en son kişi bile değildi.

Mezar taşındaki isim tekrardan ürpermeme neden oldu.

Gizem Gümüş

Mezar taşına yazılmayacak kadar güzel bir ismi vardı halbuki. Gençliğinin bağrında toprağın altına girmemeliydi. Ama bu maalesef masallarda olurdu. Gizem artık aramızda değildi. Saatler öncesinde onu ebediyete uğurlamıştık.

Can kardeşim artık yoktu. Beni bırakıp gitmişti. Bu kahpe hayatın ağırlığı altında ezilip gitmişti. Yüzü bir türlü gülmeyen Gizem, ölümü kendine kurtuluş görmüştü.

Halbuki o ölümden korkardı. Ölü birisinin adı bile geçtiğinde titrerdi. Şimdi ise kendi canına kıyarak aramızdan ayrılmıştı.

Neden yapmıştın bunu Gizem? Neden?

***

Karşımdaki kadının söylediği cümle ile soluğum kesildi. Gizem intihar mı etmişti? Ama bu olamazdı! Gizem bunu kendisine yapacak birisi değildi. Kendimden beklerdim ama ondan beklemezdim. Hem o beni bırakıp gidemezdi ki.

Yutkundum. Kadın sanki yalan söylüyormuşçasına emin olmak istedim. Yalandı büyük ihtimal ya da başkasıyla karıştırmıştı. Benim Gizem'im böyle bir şey yapmazdı.

"Gizem olduğuna emin misiniz?"

Kadın market poşetlerini yere bıraktı. Derin bir nefes aldıktan sonra geniş çerçeveli gözlüğünü düzeltti. Yüzünü ekşitti. Bu bazı şeyleri zaten açıklamıştı.

"Maalesef kızım, kendi gözlerimle gördüm. Asmış kendini."

Zaten bundan sonra kendimi kaybetmiştim. Gözyaşlarım hızla akmaya başladı. Ayaklarım ise duruma isyan etti ve görevlerini yapmaktan vazgeçtiler. Kayarak olduğum yere çöktüm. Bu olamazdı. İnanamazdım. Gizem böyle bir şey yapmazdı.

Güçsüz bir sesle konuştum.

"Yalan söylüyorsunuz!"

Kadın başını iki yana salladı. "Üzgünüm kızım."

Ağlamam şiddetlenmişti. Gizem kendine nasıl kıyardı? Bunu bize nasıl yapardı? Hiç mi arkasında kalan insanları düşünmemişti? Bu kadar mı bıkmıştı?

Onu görmeliydim. Buna ihtiyacım vardı. Zor bela ayağa kalktım. Arkamdan konuşan kadını umursamadan merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Ağlamam etrafı bulanık görmeme neden oluyordu.

Bacaklarım ise hiç olmadığı kadar güçsüz ve cansızdı. Adımlarım ile sanki boşluğa düşüyordum. Ağlamam ise iyice şiddetlenmişti. Umarım ona bir şey olmamıştır. Ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim.

Bu arada ayaklarım birbirine dolandı ve yüzüstü yere düşür verdim. Son anda ellerimi siper edebilmiştim. Böylelikle yüzümü yere vurmamıştım.

Saçlarım görüş alanımı tamamen kapattı. Artık dayanamadım ve çığlık çığlığa bağırdım.

"Gizemmmm!."

***

Avuçlarımdaki toprak aynı onun gibi cansızdı. Ama toprağa dokuna biliyorken ona dokunamamak fazlasıyla acımasızdı.

ZindanWhere stories live. Discover now