Bölüm-33

76K 2.3K 339
                                    

Medya: Tolgay

***

Gerçek nedir?

Bana göre gerçek yaşadıklarım olamazdı. Bunlar tamamen hayal ürünü olmalıydı. Çünkü benim gibi bir kızın başına gelecek olaylar değildi.

Ne kadar çabalarsam çabalıyım hep en dibe düşüyordum. Ben kendime geleceğimi düşünürken hayat sanki benle dalga geçer gibi beni bir alt kademeye düşürüyordu. Bu haksızlıktı!

Yara bandımı omuzuma özenle yapıştırdım. Hafif bir sızı baş gösterse de dudaklarımı ısırmakla yetindim. Zira elimden gelen başka bir şey yoktu.

Tolgay artık beni sözleriyle tehdit etmiyordu. Kendince boyut atlatıp bu durumu şiddete bağlamıştı. Dün o kadar çok korkmuştum ki neredeyse kalbim duracaktı. Canımın yanmasını saymıyordum bile.

Beni oracıkta bırakmış ve gözden kaybolmuştu. Gitmeden önceden söylediği cümle ise adeta beynime ve ruhuma korkuyu salmıştı.

"Bir dahakine bu kadar şanslı olmayabilirsin bal kafa. Beni daha fazlasına yapmaya zorlama. Bu sana son uyarım olsun!"

Aklıma geldikçe beynimi kaybedecek gibi oluyordum. Bundan daha fazla ne yapabilirdi ki? Düşündükçe kanım donuyordu.

Tıklanan kapıyla düşüncelerimi toparladım ve tişörtümü hızlıca giydim. Daha sonra titrek bir nefes alarak "gel" dedim.

Annem hazırlanmış bir şekilde içeri girdi. Siyah eteği ve beyaz gömleği ile hoş bir görüntüsü vardı. Umarım günün birinde bende onun gibi olabilirdim. Tek temennim buydu.

"Okula geç kalıyorsun kızım."

Boş bakışlarımı ondan alıp saç düzleştiricimi fişe taktım. Bugün kendime gelmek amacıyla süslenecektim. Belki bu sayede dünkü kötü günü maziye gömebilirdim. Her ne kadar bunu yapamayacağımı bilsem de denemek istiyordum. Bir umuttu benimkisi işte.

"Geç kalsam da sorun değil."

Sesim bana bile yabancıydı. Bu kadar duygusuz bir şekilde söylemem garibime gitmişti. Annem ise kim bilir aklında ne geçiriyordu?

"Nedenmiş o bakalım?"

Sorusunu duymazdan geldim ve dolaptan siyah mini eteğimi çıkardım. Üst olarak üstümdeki siyah tişört iş görür gibiydi. Tamamen siyahlara bürünecektim.

"Sana soruyorum kızım!"

Annemin sesi hafiften keskinleşmişti. Uyarı nitelikteki ses tonu doğruyu söylemek gerekirse beni etkilemiyordu. Eski Bade olsa anında savunmaya geçer ve kendini ifade etmeye çalışırdı. Ama eski Bade'den eser yoktu.

Isınan saç düzleştiricimi aldım ve yavaşça saçlarımı düzleştirmeye başladım. Bu iş sıkıcı olsa da güzelliğim için katlanabileceğim bir bedeldi.

"Bade!"

Derin bir nefes aldım ve annemden tarafa döndüm. Tek kaşım otomatik olarak havaya kalkmıştı. Bunu neden yaptığımı bilmesem de zannımca vücudumun verdiği doğal bir tepkiydi.

"Sorun ne anne?"

Annem biçimli kaşlarını çattı ve hızlıca yanıma geldi. Elimdeki düzleştiriciyi hızlıca elimden aldı ve fişini çekti. Bu tepkisine anlam veremesem de karşı atağa geçmemiştim.

"Bu başını buyruk hareketlerini neye borçluyuz?"

Gözlerimi devirdim ve aynanın önündeki pudrayı alıp bolca yüzüme yedirdim. Bugün oldukça makyaj yapacaktım. Makyaj yapmak bana moral kaynağı oluyordu. Hatta hobilerimin arasında olduğunu söyleyebilirdim.

ZindanWhere stories live. Discover now