Bölüm-23

82.2K 2.6K 429
                                    

Hata? 

Bir insanın yılda milyonlarca yaptığı bir şeydi. Ufaklı büyüklü bir çok insanın hatası vardı. Buna bende dahildim. Bu aralar zincirleme hataların içerisindeydim. Düşünmeden hareket ediyordum ve bu bana pahalıya patlıyordu. 

Oysa ki ben böyle bir insan değildim. Zeki ve aklımı kullanan birisiydim. Ta ki Tolgay'la tanışana kadar.

Belimdeki elleri  vücudumu yakarken zorluklar nefes alıyordum. Vücudum onun vücuduyla bütünleşmişti ve bu farklı diyarlar çıkarmıştı beni. Nefesi saç diplerime işkence ediyordu. Sanki itaat etmek istiyordu saçlarım Tolgay'a. 

Tolgay aramızdaki mesafeyi sanki azaltabilirmiş gibi iyice yaklaştı. Beyaz dişlerini ışıl ışıl bana sunarken pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Müziğin huzurlu sesiyle dans ediyorduk. Her ne kadar kalbim küt küt atsa da ona eşlik ediyordum. Etrafımızdaki çiftlerde şarkıya uyum sağlayarak ortama ayak uyduruyorlardı. Neden burada olduğumu bile bilmezken mantığım sessizce kenara çekilmişti. Onu geri çağırsam da çoktan sessizliği karışmıştı. 

"Demek sevgilim olmayı kabul ettin, bu oldukça gurur verici bal kafa."

Tuzağa düşmüştüm. Alev'i göt edeyim derken Tolgay'ın kafesine yakalanmıştım. Yaptığımdan pişman olmam gerekirken aksine bundan umulmayacak bir şekilde memnundum. Alev'i saf dışı bırakmıştım. O kız hakkında bir şey bilmiyordum ama ondan ölesiye nefret ediyordum. Bu kısacak zamanda buna nasıl başarmıştım bilmiyordum. Sanırım öğrenemediğim özel yeteneklerim vardı. 

Kıkırdadım ve Tolgay'a biraz daha sokuldum. Ellerim omuzlarında hükmünü sürdürürken dudaklarım hafifçe kıvrılmıştı. Bu işi kitabına göre oynama vakti gelmişti. Eski Bade biran önce sahalara dönmeliydi.

"Bundan oldukça memnun gibisiniz Tolgay Bey."

Sesim kısık ve etkileyiciydi. Sonuç olarak bende kırk baharın otunu yemiştim. Kolay lokma değildim. 

Tolgay'ın elleri sıkılaşırken kahve gözleri birkaç ton koyulaştı. Benden etkilendiği  karşı konulamaz bir gerçekti. Bu durum karşısında iyice gevşedim ve rolümü oynamaya devam ettim. Ellerimi omuzlarından aşağı indirdim. Kaslı göğsü avuçlarımın içerisindeydi. İlk defa onu bu kadar rahat dokunuyordum. Dokunma da denemezdi buna, onu adeta keşfediyordum.

"Benden etkileniyor musun Tolgay?"

Tolgay'ın gülüşünün yerinde yeller esiyordu. O sinir bozan mimikleri yok olmuştu. Bu ufak bir adımdı sadece. 

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Gülümsedim ve kafamı hafifçe salladım. Sarı saçlarımın birkaç tutamı yüzüme düşmüştü. 

"Ne yapıyorum ki?"

Dudaklarımı yaladım ve soru soran gözlerle Tolgay'a baktım. Tolgay ise iyice kontrolünü kaybediyordu. Sanki bütün sınırlarını zorluyordu. 

"Hareketlerini dikkat et, yoksa olacaklardan sorumlu değilim." 

Aniden Tolgay'dan ayrıldım. Tolgay bu hareketimle şaşkına dönmüştü. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve genişçe gülümsedim. 

"Çok korkuyorum, sanırım bayılacağım." 

Biliyorum, işin dozunu kaçırıyordum ama artık tahammül noktasını geçmiştim. Bazı insanlara derslerini vermeliydim ve bunun başını da Tolgay çekiyordu.  Tolgay'ın elleri yumruk haline alırken siniri bariz bir şekilde belliydi. Zorlukla bir nefes aldı ve kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Bu kadar insanın arasında bana saldırması olanaksızdı. 

ZindanWhere stories live. Discover now