Bölüm-51

65.8K 1.9K 479
                                    

Hayat ne garipti değil mi? Yapmam dediğimiz şeyleri tıpış tıpış bize yaptırıyordu. En kötüsü de eskiden yapmak istemediğimiz şeyleri şimdi kendi isteğimiz ile yapıyor oluşumuzdu.

Çağrı ilk zamanlar benim için sıradan bir insandı. Peşimde dolaşan diğer erkeklerden farkı yoktu. Onu tanımadan hakkında kesin kararlar vermiştim. Aslında çok iyi birisiydi ama biz insanlar olarak ön yargılarımızı ne yazık ki çabuk kıramıyorduk.

Zaman geçtikçe Çağrı'ya daha çok bağlanmıştım. O beni severken ben tam tersine onu arkadaş olarak görüyordum. Tabi bu da bir yere kadar sürdü. Çağrı'yı üzmemek için elimden geleni yapmıştım ama ben bu konular da pek de başarılı değildim. Onu bir hayli üzmüş ve yıpratmıştım.

Çağrı ise beni bırakmak yerine daha çok bağlanmıştı. Gizem'in öldüğü zaman bile kaç kere kapıma gelip geri dönmüştü hatırlamıyordum. O kadar çoktu ki bir süreden sonra saymayı bırakmıştım. Sanırım gerçek sevgi buydu. Benim hak etmediğim ama Çağrı'nın hiçbir zaman vazgeçmediği o kutsal aşk bu olmalıydı.

Nalet olsun ki bu hastalıktan bende nasibimi almıştım. Şuan yanında sakin bir şekilde oturmama rağmen kalbim ufak bir kuş gibi çırpınıyordu. Elbette ki aşık değildim. Sadece ondan hoşlanıyordum. Hareketleri ve tavırları o kadar naifti ki hayran olmamak elde değildi.

Çağrı gergince yerinde kıpırdandı ve bakışlarını kaçırarak hafifçe öksürdü. Tatlı yanakları hafifçe kızarmıştı. Az önceki öpüşmemizden sonra bunun olması kadar doğal bir şey yoktu.

Benim de yanaklarım da hafif bir yanma vardı. O kadar hafifti ki hoşuma gittiğini sanırım itiraf etmem gerekir. Bu hissi tatmayalı uzun zaman olmuştu.

"Beni öptüğüne pişman mısın?"

Çağrı fısıldayarak sorusunu dillendirmişti. Aslında pişman olmam gerekirdi. Çağrı'nın hisleri oynanmayacak kadar değerliydi. Benden kat ve kat iyilerine layıktı ama o beni istiyordu ve ben öpüşmemizden bir gram pişmanlık duymuyordum.

Hatta aklıma geldikçe kendi kendime gülümsüyordum. O dolgun ve sıcacık dudakları çok güzeldi. Hayatım boyunca böyle bir deneyim hiç yaşamamıştım. Çok farklı ve tuhaftı. Bu anlatılamazdı sanki. Yaşamak ve tatmak lazımdı.

"Tabi ki de hayır, bunu kendim istedim."

Çağrı yavaşça benden tarafa döndü. Gözlerindeki hafif pırıltı kalbime huzur veriyordu. Hangi sevabı işlemiştim de Allah bana böyle bir insanı göndermişti inanın gerçekten merak ediyordum.

"Tolgay'a aşık mısın peki?"

Sorusuyla yerim de buz kestim. Tolgay da nereden çıkmıştı ve Çağrı neden bana böyle bir soru soruyordu?

"Bu saçma soru da nereden çıktı?"

Çağrı'nın çenesi kasıldı ve bakışları sertleşti. Kızmıştı ve buna sebep olan bendim. Hem de istemeden ve farkında olmadan yapmıştım.

"Sadece soruma cevap ver."

"Elbette ki aşık değilim. Ona aşık olsam seni niye öpeyim?"

Çağrı uzun parmaklarını saçlarından geçirdi ve gergince konuştu. "Bende bunu merak ediyorum Bade. Durduk yere beni niye öptün?"

Gözlerimdeki çatlaklar yarılarak birer uçuruma dönüştü. Sakince verebileceğim bir cevap yoktu. Onu yatıştırmak istiyordum ama bunu yalanlarla yapamazdım. Bu saatten sonra ona yalan söylemeyecektim.

"İçimden geldi sadece."

Çağrı sahte bir şekilde güldü ve başını iki yana sallayarak ayağa kalktı. Dişlerini sıktı ve kızaran gözlerini kaçırarak sinirle konuştu.

ZindanWhere stories live. Discover now