Bölüm-42

65.2K 2.2K 442
                                    

Hislerimize yön verebilir miydik? Aşık olacağımız kişiyi kendimiz seçebilir miydik? Ne güzel olurdu istediğimiz kişiye aşık olsak. Ama bunlar bize sormadan oluveren şeylerdi. Bir bakmışınız siz daha ne olduğunu anlayamadan aşık oluvermişsiniz.

İşte hayat böyleydi. Tuhaf ama güzel. Her şeye rağmen yaşanabilirdi. Tabi bu size kalmış bir şeydi. Hangi pencereden bakmak istediğinize bağlıydı. Malum benim hayatım pekte yaşamak istediğim bir yer değildi.

Çağrı'dan yavaşça ayrıldım. Yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna adım kadar emindim. Ne güzel seviyordu Çağrı. Ben onu hakkedecek ne yapmıştım? Bu sevgi bana fazlaydı.

Çağrı utangaç bir tavırla başını öne eğdi. Bu hali bir hayli tatlıydı. İstemsizce gülümsedim. Ama artık konuyu bir yerden açmalıydım ve ciddiyetimi takınmalıydım.

"Buraya neden geldiğimi merak ediyor musun?"

Çağrı kafasını yavaşça kaldırdı. Yeşil gözleri uçsuz bir ormanı vaat ediyordu. Bakışları ise ormanın o tatlı esintisiyle buluşturuyordu beni. Tok ve yalın sesiyle konuştu.

"Evet, neden geldin?"

Dudaklarımı yaladım. Bu bakışlarının oraya düşmesine neden olmuştu. Neyse ki ifadesini hemen toparladı. Bende anlatmaya koyuldum.

"Babam ve annemle kavga ettik Çağrı. Bende sinirle evden çıktım. Ne yazık ki yanıma yeterli para alamadım. Bana biraz borç verebilir misin?"

Niyetimi ilk baştan belli etmek istiyordum. Sonuç olarak Çağrı'yı kullanmak istemiyordum. Böyle bir izlenime düşmek isteyeceğim en son şey bile olamazdı.

"Neden kavga ettiniz?"

Meraklı sorusu kasılmama neden olmuştu. Sonuç olarak Tolgay'ın ailemize sevgiliyiz demesini Çağrı'ya söyleyemezdim. Bu onun için büyük yıkım olurdu. Babamın tokat attığını Gizem'e bile söylemeyi düşünmüyordum. Zira o tokat bana değil ruhumun derinliklerine atılmış kara bir imzadan farksızdı.

"Sıradan şeyler işte. Kılık-kıyafetimden tut ,tutarsız davranışlarıma kadar."

Çağrı gergince ensesini kaşıdı. Gözleri ise benden başka her yerde takılı kalıyordu. Sanki söylemek istediği bir şey vardı. Belki de bana verecek yeterli parası yoktu. Bu durum kendime tokat atma isteğini doğurdu bende. Sorumsuzca buraya gelmiştim.

Geri zekalı Bade!

"Şeyyy, yanlış anlamanı istemem Bade."

Lafını keserek araya girdim. Onu zor durumda bırakmak istemiyordum.

"Sorun değil Çağrı. Para vermek zorunda değilsin."

Sözlerimi sonlandırırken Çağrı'nın gözleri hızla büyüdü. Bu hali o kadar komikti yere yatıp kahkahalar ile gülebilirdim. Neyse ki ciddiyetimi korumayı başarmıştım.

"Saçmalama istersen Bade. Aramızda para lafı olmayacağını sende iyi biliyorsun. Sadece bizde kalmak ister misin diye soracaktım. Amacım sadece buydu."

Çağrı hiç beklemediğim bir yerden sormuştu. Aklımın ucundan dahi geçmemişti. Uygun olmasını geçtim daha aramızın tam iyileşmediği birisinin evinde kalabilir miydim? İşte bunu bende bilmiyordum.

"Size rahatsızlık vermek istemem. Ben otelde kalırım."

Çağrı uzanıp ellerimi tuttu. Uzun ve düzgün parmakları adeta tuttuğu yeri yakıyordu. Ama ne yazık ki bunun farkında değildi.

"Gönül rahatlığı ile kalabilirsin. Annemde buna çok sevinecek. İnan bana."

Kararsızdım. Kabul etmek benim için iyi idi fakat kimseye de yük olmak istemiyordum. Çağrı ve annesine rahatsızlık vermek istemiyordum.

ZindanWhere stories live. Discover now