3. Bölüm "Yılan dövmesi"

69.9K 2.7K 974
                                    

Instagram: dolunaayyz

Yanağını yanağımdan çekmeden sessizce durmaya devam ettiğinde heyecanla atan kalbimi duymaması adına umut ediyordum.
İlk defa bir erkekle bu kadar yakındım. Ilık nefesi boynuma çarparken gözlerimi kapatmamak adına büyük bir savaş veriyordum.

"Dila."

Aslının sesiyle Araf yavaş bir şekilde gözlerimin içine baka baka geri çekilirken Aslı sırıtarak ikimize bakıyordu.
"Abi senin ne işin var burada?"
Araf tekrardan ellerini ceplerine sokarak Aslıya döndü.
"Beni mi sorgular oldun Aslı?"
Tek kaşını havaya kaldırarak Aslıya bakarken Aslı ne dediğini yeni anlamış gibi mahçup bakışlarla Araf'a baktı.

"Yok abi olur mu öyle şey. Bugün Yiğit'in asker eğlencesi var ya ondan dedim."
Donmuş sesimi çıkaramadan onları izlerken Araf alayla bana bakarak Aslıya döndü. Etkilendiğimi anlamıştı. Kahretsin!

"Akşam hepiniz orada olun."

Bir şey dememize izin vermeden arkasını dönerek salına salına ilerlerken kolumun cimciklemesiyle yerimden sıçradım.
"Kız! Dedikodu kazanları kaynadı bile. Beş dakika boyunca öyle durdunuz allahım çok tatlı!"
Beş dakika mı, o kadar kısa mıydı? Bana asırlar gibi gelmişti. Aslı koluma girerek yürümeye başladığında beni gören kapıdaki teyzeler fısır fısır konuşuyordu.
Ne dedikoducu mahalleymiş ya!

"Aslı bunlar niye bana bakarak fısıldaşıyor?"

"Nuran teyze herkese onu evden kovduğunu anlatmış. Bir de abimle halinizi gördüler tabi."
Aslı muzhip bakışlarla bana bakarken gözlerimi devirerek utançla ensemi kaşıdım.
"Araf bir şey dedi de bana ondan oldu yani."

"Araf mı!?"
Bazı gözlerin üzerimizde olduğunu hissederken telaşla Aslının ağzını kapattım. Bu kız neden heyecanlandığında bağırıyordu?
"Ne yapıyorsun kızım? Mahalleyi başımıza mı toplayacaksın."

"Sen abime, delikanlıya, Araf mı diyorsun?"

"Evet sen niye Araf'a abi diyorsun?"
Tekrardan koluma girip yürümeye başladı.
"Saygıdan, buradaki herkes ona abi der."
Hah! Egosunun nereden geldiği belli oluyordu.

Ahu teyzelerin evine geldiğimizde Ahu teyze neşeyle bizi karşılaşmış anında işe koyulmuştuk.
Önümdeki sarmaları özenle sararken arada ben de sohbetlerine katılıyordum.

"İyi ki geldiniz kızlar. Tek başıma hayatta yetiştiremezdim. Araf bey özellikle benim sarma sarmamı istedi."
Araf bey'e bak sen, gelsin kendisi sarsın o zaman. Bu adam emir vermeyi seviyordu...
"Aa ne demek o Ahu teyzem bir ordu insana tek başına nasıl sarma saracaksın ki?"

"Yiğit dediğiniz kişi senin oğlun mu Ahu teyze? Araf'ın kardeşi mi?"
Elindeki yaprakla kalakalmış bir şekilde bana bakarak mırıldandı.
"Araf mı?"
Aslı kahkaha atarak başıyla onaylarken Ahu teyze sinsi pırıltılarla gözlerime bakarak gülümsedi.

Ne oldu ki şimdi?

"Yok kızım Yiğit bizim mahalleden bir oğlumuz. Biz burada her şeyi yardımlaşarak yaparız. Herkes farklı şeyler yapar, bana da sarma kaldı."
İç çekerek dolu gözlerini gözlerime çıkardığında afallayarak mavi gözlerine baktım.

"Benim bir Araf'ım var bu dünyada. Eşim yıllar önce öldü. Her şey, o lanet iş Araf'ıma kaldı. Şimdi her gün panik halinde yaşıyorum. Korku içinde, kötü haber alacağım diye korkuyorum."
Bir şeyler vardı. Sakladıkları bir şeyler. Ama ben öğrenirdim, ne yapar eder öğrenirdim. O lanet iş dediği neydi öğrenecektim.

"Şimdi iki tane de kızım var. Özgür oğlumla Arif oğlum da tabi."
Yüzümüdeki gülümsemeyle Ahu teyzeye bakarken Aslıyla Ahu teyzenin yanaklarına bir öpücük kondurduk. Kıkırdayarak elleriyle yanaklarımızı sevdi.
"Oyyy bal kızlarım benim."

DelikanlıWhere stories live. Discover now