15. Bölüm "Öfke"

52.7K 1.8K 593
                                    

Instagram: dolunaayyz

Arafla birlikte evden çıktığımızda mahalledeki herkes durmuş dikkatle ve hayranlıkla bizi izlemişti. Arabaya binerek beykoz da deniz manzaralı bir mekanın önünde durmuştuk. Gergince bakışlarım Araf'a döndüğün de dikkatle arabayı park ederek bana döndü. Nasıl davranacağımı bilmiyordum. Bana nasıl davranacaklarını da öyle. Tek bildiğim şey kendimden asla taviz vermemem gerektiğiydi.

"Gerilme, sen bu alemin kraliçesisin. Gerilmesi gereken birisi varsa sen değil, onlar."
Araf haklıydı. Ben bu alemin kraliçesiydim, benim alemime gelen onlardı. Gerilmesi gerekende. Arabadan inerek el ele tutuşup içeriye doğru yürümeye başladık. Gözlerim etrafta dolaştı. Mekan bomboştu. Büyük ihtimalle olay çıkarsa etraftaki insanlara zarar gelmesin diye böyle bir şey yapmıştı.

"Mekanı mı kapattırdın sen?"

"Bu gece olay çıkabilir, çevremizdeki insanlar rahatsız olmasın."
Hadi hayırlısı...

Büsbüyük kalabalık masaya doğru ilerlerken omzularım kendiliğinden havaya kalkmış yüzümü dik tutarak sert bakışlarımı takınmıştım. Araf belime sımsıkı sarılarak masaya yönelirken çevrede bir tek bizim sert adım seslerimiz duyuluyordu. Herkes durmuş dikkatle bizim gelmemizi izlerken masanın başına geçerek ayakta durup masada duran insanlarda gözlerimizi gezdirdik. Kimisi yaşlı, kimisi genç bir sürü insan vardı. Oldukça kalabalık bir masaydı..

"İstanbula hoşgeldiniz."
Araf sert ve çekici sesiyle konuşurken hepsinin ağzından hoşbulduk nidaları dökülmüştü.
"Bundan sonra bu masanın başında, yanımda olacak olan, kraliçem Dila Güneş."
Yüzümdeki ifade bir an olsun değişmezken Araf hayran bakışlarını üzerime dikmişti. Herkesin gözleri üzerime toplandı. Aralarındaki tek kadın ben olacaktım. Bu onları bir hayli şaşırtmıştı.

"Hepiniz hoşgeldiniz. Umarım hoşgeldiğiniz gibi hoş gidersiniz."

"Bu size bağlı öyle değil mi Dila hanım?"
Bakışlarım esmer bir adamla buluştuğunda tek kaşım yavaşça havaya kalktı. Dimdik bakışları dikkatle vereceğim cevabı bekliyordu.
"Bize değil, size bağlı. Aksi halde ne olacağını hiç birimiz görmek istemeyiz öyle değil mi? Araf'ın namını hepiniz iyi biliyorsunuz, ama beni henüz değil. Yakında hepiniz öğrenirsiniz."

Araf'ın yavaş hareketlerle belimi okşaması benim sakinleşmeme neden oluyordu. 
"Merakla bekliyoruz o halde."
Esmer adamı takmadan Araf'ın benim için çektiği sandalyeye oturarak arkama yaslandım.
Yanıma oturarak geriye doğru yaslanıp gelen yemeklerle birlikte konuştu.
"Afiyet olsun."

Herkes bir yandan yemeklerini yiyip bir yandan sohbet ederken Araf kolunu belime koyup sırtımı göğsüne yasladı.
"Sen ne güzel kraliçe oldun öyle."
Gözlerimi Araf'a değdirmeyip bize bakmaya çekinen gözlere baktım.
"Bu daha ne ki delikanlı, henüz yeni başlıyoruz."

Herkes Dila Güneşin namını duyacaktı.
Kimse beni hafife alamazdı. Almalarına izin vermezdim. Madem kraliçe oldum, rolümün hakkını verecektim.

Sakince bir yemeğin ardından çevrede olan olaylardan söz edilmiş, herkes alması gerektiği görevleri öğrenmişti. Neredeyse herkese selam vermiş tanışmıştım. Kimisi hırsla, kimisi iyi niyetle bana karşılık vermişti. Burası bir kurtlar sofrasıydı. Gizliden düşmanlarla dolu bir kurtlar sofrası.
"Delikanlı, bundan sonra dila hanım da mı piyasada olacak? Onunda bizim kadınlarımız gibi evinde oturması gerekir."
Tek kaşım havaya kalkarken alayla gülümseyerek Araf'a baktım. Bu esmer adam fena halde kafayı bize takmıştı. Daha doğrusu bana.

"Benim kadınım kraliçe. Sıradan biri değil, ateşiyle herkesi kül eden bir kraliçe. Bunu unutma kadir."

"Ben Dikayım, ben kraliçeyim. Ben sizin kadınlarınıza benzemem. Ben suçluya cezanını verir onu ateşimle yakarım. Beni kimseyle karıştırmayın, ben bu tahtı boşuna almadım. Yanınızda çanta niyetine taşıyıp gördüğünüz kadınlardan değilim. Kiminle konuştuğunuza dikkat edin, karşınızda bu alemin kraliçesi duruyor. Tek bir yanlış hareketinizle sizi ateşimle yakıp kül eder yılanlarımın önüne atarım!"

DelikanlıWhere stories live. Discover now