12. Bölüm "İntikam"

55.2K 2K 300
                                    

Instagram: dolunaayyz

Donmuş bir şekilde Araf'ın gözlerine bakıyordum. Annem, kim benim anneme ne yapardı? Annemin kiminle ne derdi olabilirdi ki. Araf'ı umursamadan koşarak odadan çıktım. Bir an önce gitmem gerekiyordu. Göz yaşlarım daha fazla dayanamadan yanaklarımdan birer birer akarken kolumdan tutulup çekimemle sert göğse çarpmam bir oldu.

"Dila! Dila bana bak, gözlerime bak."
Her bir kelimesini bastıra bastıra söylediği şeylerle silkelenircesine kendime geldim. Yaşlı gözlerimle mavilerine tutunduğumda saçlarımı okşayarak şefkatle bana baktı.
"Ne oluyor?"

"Annem hastanedeymiş. Ne olur götür beni, ne olur Araf."
Gözlerinde korku gördüğümde ayakta durmaya çalışan bedenimi kucaklayarak arabasına doğru koşmaya başladığında Arif'in telaşlı sesini duydum.

"Abi ne oluyor?"

"Arif! Siz ne biçim koruyorsunuz mahalleyi? Asude teyze hastanedeymiş, nasıl koruyorsunuz siz kuyuyu! Bunun hesabını size sonra soracağım!"
Kapı açılma sesi duydum. Araf nazikçe bedenimi koltuğa bırakarak kapıyı kapattı. Titrek bir nefes vererek yaşlı gözlerimi sakince sildim. Anneme bunu kim yaptıysa, sonu ölümdü.

Geliyorum anneciğim, geliyorum.

~~~~~~~

Aslının dediği hastaneye geldiğimiz de koşarak annemi aldıkları odaya girdim. Korkuyordum, nasıl bir haldeydi bilmiyordum. Ve ben göreceğim görüntüden çok korkuyordum. Korkuyla yüzüne baktığımda yüzünde gördüğüm morluklarla ağlayarak anneme sarıldım. Her yeri mosmur olmuştu...

"Koruyamadım seni, tutamadım sözümü. Özür dilerim annem, özür dilerim. Nasıl kıydılar sana?"

"Şşş ben iyiyim kuzum. Bak bana, ağlama sakın üzülürüm sonra."
Göz yaşlarımı silerek geri çekilip parmak uçlarımla yaralarını sevdim. Eskidende böyle yapardım.
Onun yaralarını narince sever öpücükler kondurarak geçti mi diye sorardım. Annem hep onun yaralarını öptüğümde geçtiğini söyler ve ben de ona inanırdım. Kendimi böyle kandırmayı seçiyordum.

"Kim yaptı anne? Kuyudan kimse bunu yapmaya cesaret edemez, kim yaptı?"
Vereceği cevabı Arafla birlikte dikkatle bekledik. Bu cevap ikimiz içinde çok önemliydi. Gözlerini anında korku kapladı.
"Baban. Baban buldu bizi Dila, o yaptı. Bu daha başlangıç dedi bana."

Korkuyla bedenim gerildi. Geri gelmişti, nasıl buldu bizi? Nasıl kuyu ya bu kadar çabuk girebildi?
İçimi öyle bir öfke ve hırs kapladı ki, buradan çekip gidip onun boğazına yapışmak istedim. Zamanı vardı, az bir zamanı kalmıştı.

"Sakın korkma anne. Bundan sonra elini kolunu sallayan kuyu ya giremez. Ben halledeceğim. sakın korkma."

Araf yanımıza doğru gelerek mahçup bakışlarla anneme baktı. Kendini öyle suçlu hissediyordu ki, kuyu onun yeriydi. Ve bir kadına zarar gelmesi onu epeyce üzmüştü.
"O kadar mahçubum ki sana karşı Asude teyze. Emin ol bu o adamın yanına kalmayacak. Sana kalkan elleri kırarız, sen benim annem sayılırsın, böyle bir şey yapmaya kimse cesaret etmemeli. Affet beni."

Annem aniden Araf'a sarıldığında biraz şaşkınlıkla çokça mutlulukla onları izledim. Bu görüntü...o kadar güzeldi ki..

"Oğlum sakın canınızı sıkmayın. Hem ne özür dilemesi! Ben gayet iyiyim, hatta buradan çıkarsak daha iyi olacağım."
Kenarda sesizce bizi izleyen Ahu teyzenin yanına gidip sıkıca sarıldığımda, kollarını bedenime sararak saçlarımı okşadı. O da çok korkmuştu. Bu kısa sürede annemle çok yakın arkadaş olmuşlardı.

"Kuzum benim, nasıl korktum bilemezsin. Sakın üzülme yavrum Araf'ım halledecektir hepsini."
Araf'a gerek kalmadan ben halledecektim. Gülümseyerek geri çekildim.

DelikanlıWhere stories live. Discover now