76. Bölüm "Şifa'm"

9.5K 709 101
                                    

Arifle Özgür'ün verdiği haberden sonra akşam olmasını bile beklemeden üzerimizi giyinerek evden ayrılmıştık. Araf bir fırtına kadar sert eseceğe benziyordu. Onu bir türlü sakinleştiremiyor öfkesini dindiremiyordum.

Ekibi tamamiyle toplayarak Mahsun'un kaldığı dağ evine gelmiştik. Arabalarda oturmuş yarım saattir de olduğu gibi evi dikizliyorduk. Bir şeyler vardı, ters bir şeyler. Mahsun'un kapının önüne bir yığın adam koyması gerekirken etrafta tek bir insan tanesi bile yoktu.

Bu adam normalde 5 tane korumayla gezen birisiyken evinin çevresinde kimsenin olmayışı bir tuzaktan ibaretti. Mahsun bize tuzak hazırlamışa benziyordu. Gözlerim Araf'a çevrildiğinde kaşları çatık bir şekilde dikkatle gözlerini kısmış evi izlediğini gördüm.

"Araf." dedim ve bana dönmesini sağladım.

"Bir şeyler var gibi tuzak olabilir mi?"

Başını onaylarcasına sallayarak sıkıntıyla derin nefes verip belindeki silahını çıkartarak şarjörünü açıp mermilerinin doluluğunu kontrol ettikten sonra yerine geri taktı. Araf dışarıya çıkıp evi basmaya hazırlanıyordu.
"Ne yapıyoruz abi bekliyor muyuz dalıyor muyuz?"

Özgür'ün sorusuyla Araf bana dönerek silahımı çıkartmam için başıyla belimi işaret ettiğinde silahımı belimden çıkararak ellerimin arasına aldım.

"Dalıyoruz."

İşte bu cevabı Araftan asla beklemiyordum. Beni şaşırtıyordu. O her zaman planla hareket ederdi. Şimdi dalmak gibi bir cesarete sahip olmamamıza rağmen böyle yapması beni afallatmıştı. Arif başını bize doğru çevirerek Araf'a döndü.

"Yengemde gelecek mi abi?"
Cevap ne olursa olsun girecektim ama yine de Araf'ın verdiği cevabı merak ediyordum. Dediği gibi değişecek miydi? Yoksa sadece lafta bırakıp yine başa dönmemizi mi sağlayacaktı? Araf hiç beklemeden elimi elinin arasına alarak kendinden emin gözlerle bana baktı.

"Birlikte dalıyoruz."

Aldığım cevap dudağım kendiliğinden yukarıya doğru kıvrıldı. Araf hasret kaldığı dudaklarıma kısa bir bakış atarak arabadan indiğinde ben de daha fazla burada durmayarak arabadan inmiştim. Bizim inmemizle birlikte korumalarda arabalardan inerken sırtımı arabaya yaslayıp sessizce Araf'ın vereceği emri bekledim.

"Hepiniz bahçeyi tarıyorsunuz, içeriye sadece Dila ben, Arif ve Özgür girecek. Hadi,"
Eliyle bana işaret vererek geçmemi beklediğinde sessizce eve doğru ilerlemeye başladım. İçimde çok kötü bir his vardı, o adamı öldürmek için arzuladığım sadisti bile ezip geçiyordu bu his.

Bir şeyler olacaktı. Beni yıkacak, hatta bizi yıkacak bir şeyler. Ben normalde bu eve girip Mahsun'u öldürmek için can atardım fakat şimdi..Ne girmek istiyor ne de Araf'ı bu eve sokmak istiyordum. Gergince elimi karnıma atıp okşadım.

Lütfen...Lütfen benim mucizelerim, bize umut olun. Bu çukurdan hem sizi, hemde kendimizi kurtarmamızı sağlayın ne olur.

"Eve sadece Özgürle Arif'i sokarak neyi düşünüyorsun?"

Kapının önünde durarak ona döndüğümde bana dönerek bahçede dolaşan korumalara baktı.
"Tuzak var Dila, bu tuzak ne bilmiyorum ama kuyudaki köstebek içeriye girerse tehlikedeyiz demektir."

Aklından neler geçiyordu bilmiyorum ama bu dediği doğruydu. Fakat her türlü tehlikedeydik. Belki bu kapıyı açtığımızda karşımızda silahını doğrultmuş bir sürü adam bize bakıyor olacaktı. Araf arkasını dönerek sessizce bizi bekleyen Arifle Özgüre döndü.

"Hazır mısınız?"

Arifle Özgür birbirlerine kısa bir bakış atarak ellerindeki silahları daha sıkı kavrayıp başlarını salladıladıklarınsa Araf memnun olmuşçasına başını sallayarak beklemediğim bir anda önümüzdeki ahşap kapıya sert bir tekme atarak kapının kolaylıkla açılmasını sağladı. Silahımı havaya kaldırarak yavaş adımlarla içeriye girdim.

DelikanlıWhere stories live. Discover now