26. Bölüm "İçimizdeki korku"

32.6K 1.3K 34
                                    

"Bizim bir tane öpücük borcumuz vardı."

Kahkaha atarak sıkıca boynuna sarılırdım. Öpücük..Öpücük..Öpücük. Tek derdi öpücük olan bir sevgilim vardı. Araf hevesle gözlerime bakıyordu. Şuan izin versem hastanede olduğumuzu umursamadan beni öperdi. Araf için zaman mekan fark etmiyordu. Ama dila buna izin vermez...Şansına küs sevgilim.

Yine de küçük bir oyundan zarar gelmezdi.

"Öpsene."
Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırırken yarama dikkat ederek dudaklarıma doğru eğildi. Kendimi kastığım için canım acısa da bunu belli etmedim.
"Öperim bak?"
Emin olmak ister gibi konuşmasıyla sırıtarak başımı aşağı yukarı salladım.
"Öp."

Sırıtarak dudaklarını dudaklarıma bastıracakken odanın kapısının açılmasıyla birlikte duraksarken büyük bir yavaşlıkla geri çekilerek yavaşça kucağından yanına doğru kaydım. Canımın acısıyla Araf'ın görmeyeceği tarafa yüzümü çevirdim. Canım fazlasıyla çok acıyordu. Gözlerim kapıya kaydığında Arif ve Özgürü gördüm.
"Ne var lan? Ne diye şimdi geldiniz oğlum!"

Araf kızgınlıkla Özgür ve Arif'e bağırırken sırıtarak önüme döndüm. Nasıl da sinir olmuştu, benim bişey yapmama kalmadan çocuklar yapmıştı. Çocukları öldürmese bari...
"Yenge! Uyanmışsın."
Arif koşarak yanıma gelerek diz çöktüğünde şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. Ne yapıyordu bu çocuk!  Dolu gözleriyle gözlerimi bakarak başını öne eğdi. Kahretsin kendini suçlu hissediyordu. Ona gitmesini söyleyen bendim onun bir suçu yoktu.

"Ne yapıyorsun Arif, kalk ayağa."

"Affet beni yenge, koruyamadım seni. Benim hatam, gitmemeliydim yanından."
Yatağın üzerinde duran elini tuttuğumda başını kaldırarak kıpkırmızı gözleriyle bana baktı. Kaşlarımı çatarak baktım. Kendini suçlamamalıydı.
"Sakın kendini suçlama Arif. Affedilecek bir şey yok, bunu yapanların hesabı zaten sorulacak. Ben sana git dedim."

"Ama yenge,"

"Sen yengene karşı mı geliyosun Arif? Kıyamam gözleri de dolmuş gel sana sarılayım."
Garip bir şey varmış gibi bana bakarak açtığım kollarıma yaklaşırken Araf'ın ensesinden tutarak çekmesiyle koltuğa doğru uçmuştu. Kızgınlıkla Araf'a doğru döndüğümde sinirle Arif'e baktığını gördüm. Zorba herif! Kim bilir benim yokluğumda neler demişti Arif'e.

"Geri bas lan! Öldürtecek kendini en sonunda."

"Araf!"
Omuz silkerek sinirle arife bakarken Özgür bu durumdan zevk duyduğunu belli edercesine sırıtarak Arif'i koltuktan kaldırmıştı. Özgür de az fena değildi birbirlerine her konu da bulaşmak için yer arıyorlardı.
"Geçmiş olsun yenge."

"Sağol Özgür."
Arif yüzünü bana doğru döndüğünde daha yeni fark ettiğim yüzünün her yerinde olan morlukla şaşkınlıkla ağzım aralandı. Çocuğu tanınmayacak hale getirmişti! Ben bunu nasıl yeni fark ediyordum. Gözlerimi kısarak Araf'a döndüğümde başını ne var dercesine sallayıp göz kırpmıştı.
"Sen yaptın değil mi bunları?"
Kızgınlıkla suratına bakarken ciddi bir şeymiş gibi başını sallayarak yanıma tekrardan oturdu.

"Ne yapacaktım Dila, itlere bir de sarılacak mıydım?"

"Abi aşk olsun ama ya! Bari biz buradayken yapma."
Özgür en sonunda patlarken Arif telaşla eliyle Özgür'ün ağzını kapatmıştı. Özgür bu hikayede yanan ben oldum bakışlarıyla bana bakarken gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Yalan mı lan, it değil misiniz."

"Yok abi it'in önünde gideniyiz biz."
Arif'in Araf'a olan korkusu bin kat daha artmışı. Tavırlarından nasıl da belli oluyordu. Yine de Araf'ın yaptığı yanlıştı. Bu hikayede yanan Arif ve Özgür olmuştu..
"Tamam kapatın şu konuyu. Özgür annemleri çağır gelsinler, sonra bir an önce buradan çıkalım. Arif sen burada kal."
Özgür koşarak odadan çıkarken Arif merakla bana bakıyordu. Başından beri merak ettiğim soruyu dile getirdim.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin