34. Bölüm "Sana..."

23.9K 1K 65
                                    

Bölüm şarkısı👇🏻
Müslüm Gürses~Seni yazdım

Şaşkın bir halde karşımızdaki mekana bakıyordum. Araftan her yeri beklerdim ama burayı asla, asla beklemezdim. Bana içme diyen adam beni ilk içtiğim mekana mı getirmişti? Sırıtarak Araf'a döndüğümde şaşkın bakışlarıma karşı keyifle kıkırdayarak elimden tutup beni mekanın içine soktu. Gözlerim aşinası olduğum mekanda dolaştığında bizden başka kimsenin olmadığını fark etmiştim.

Yok artık, Araf burayı kapattırmış olamazdı öyle değil mi?

Garsonlar bile yoktu...

"Beğendin mi sevgilim?"
Merakla bana baktığında heyecanla ona döndüm.

"Araf sen ne yaptın böyle. Sen beni her geçen gün daha da şaşırtıyorsun. Bir gün birlikte içeceğimiz hiç aklıma gelmezdi."

Kıkırdayarak kollarımı sıkıca boynuna doladım. İkimiz içinde farklı bir tecrübe olucaktı. Onunla her şey güzeldi. Onunla ağlamak güzeldi, gülmek güzeldi, sinirlenmek güzeldi, içmek...İçmekte güzel olacaktı. Sevdiğim adamla yaptığım her şey bana güzeldi.

Aniden bacaklarımı tutarak beni kucağına aldığında hiç garipsemeden kollarımı boynuna dolayarak başımı omzuna yasladım. Mekanı çok iyi biliyor olmalı ki adımlarını tereddüt etmeden sağa doğru çevirdi. Mutfağa girerek beni tezgahın üzerine bırakıp buzdolabını açarak mezeleri çıkarmaya başladı. Anlaşılan o ki Araf buraya hep geliyordu.

"Daha önce hep buraya mı gelirdin?"

Başını onaylarcasına sallayarak gözlerini bana çevirmeden mezeleri tabaklara koymaya devam etti.
"Özgür, Arif, ben buraya sürekli gelirdik ama ben bu sefer sevgilimle gelmek istedim."
Yüzümden eksik olmayan gülümseme daha da büyüdü. Başını tabaklardan kaldırıp dikkatle yüzüme bakarak yavaş adımlarla yanıma geldi.

"Hep böyle gül, sen gül ki benim kalbimdeki çiçekler hiç solmasın."

Ağlamak yok Dila. Gül, gül ki Araf'ın mutlu olsun.
Elimi yanağına yaslayarak başını kendime çekip saçlarına bir öpücük kondurdum.
"Gülerim. Ben hep gülerim, yeter ki sen hep benim yanımda ol sevgilim."

Geriye doğru bir kaç adım atarak gülümseyen yüzüyle bana baktı. Onu böyle mutlu görmek bana o kadar çok iyi geliyordu ki..Belki de hiçbir şey olmamış gibi davranmak ona iyi geliyordu...En azından bu bahaneye sığınmak istiyordum.

"Hadi içeriye geç Dila'm, ben de geliyorum."

"Tamam."

Tezgahta duran mezelerden elime alarak gözüme kestirdiğim köşedeki masaya oturdum. Burası fazla sıcaktı. Ceketimi çıkararak yanıma astığımda gözlerim Arafta takılı kaldı. Yeni dark ettiğim pikapa elinde tuttuğu plak'ı yerleştirdiğinde etrafta yankılanan sesle birlikte gülümsedim.

Müslüm Gürses...

Müslüm Gürses dinlemeyi çok seviyordu. Araf elindeki rakı şişesi ve suyla birlikte yanıma oturduğunda önümüzde duran servisleri açtım. Elimi yanağıma yaslayarak dikkatle onu izledim. Gömleğinin yakalarını yukarıya doğru sıyırarak üst düğmelerinden iki tane açtı. Göz önüne çıkan köprücük kemikleriyle birlikte derin nefes aldım.

Getirdiği büyük boy rakının kapağını açarak bardağımın yarısına rakı koyup yarısına su koyarak bana uzattı. Şuan bu halde olduğumuza hâlâ inanamıyordum. Kendisine de bana yaptığı gibi rakı doldurdu ve usulca arkasına yaslandı.

"Seninle burada içeceğim hiç aklıma gelmezdi delikanlı'm."
Sırıtarak rakısından yudumladı ve ışıldayan gözleri kısa bir süreliğinde büstiyerimin açıkta bıraktığı Araf yazılı dövmede gezdirdi. Bu dövmeyi çok seviyordu, öpmeyide..

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin