36. Bölüm "Savaş"

22.9K 1.1K 45
                                    

Gözlerime işkence eden güneşle birlikte zorlukla uyandım. O kadar rahat bir uyku çekmiştim ki kendimi çok dinç hissediyordum. İstemesem bile sıcak yatağımı bırakıp kalkmam gerekiyordu fakat kalkmamı engelleyen belime sımsıkı sarılmış kollar, bacaklarını bacaklarıma geçirmiş bacaklar, başını yumuşak göğüslerime yaslamış mışıl mışıl uyuyan bir adet Araf Kozcu vardı.

Arafta kısa sürede fark ettiğim bir şey varsa o da asla başını yastığa koymuyor göğsümde uyuyordu.

Gülümseyerek sessizce bir süre huzurla uyuyan sevgilime baktım. Düzenli sıcak nefes alışverişleri  göğsüme ince ince sızıyordu. Küs olmasak onu şuan yanaklarından tutar şapur şupur öperdim.

Onunla küs olmak istemiyordum ama hemen affedemezdim. Zorlukla sıkıca bedenimi sarmış bedeninden ayrılarak gardırobumun önüne geldim.
Dün üzerimi değiştirmeden uyumuştum. Üzerimdekileri çıkararak rafımdan bordo bir eşofman alıp onunla uyumlu bordo büstiyerimi giyinerek odadan ayrıldım.

Bugün Arif, Özgür ve Aslıyı bize kahvaltıya çağırmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bugün Arif, Özgür ve Aslıyı bize kahvaltıya çağırmıştım. Onlar için kahvaltı hazırlamam lazımdı.
Uzun saçlarımı topuz haline getirip ellerimi yıkayarak kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Bir, iki saat içerisinde burada olurlardı. Aslıları çağırma sebebim bir süredir işlerimiz yüzünden görüşemez olmamızdı. Onunla vakit geçirmeyi özlemiştim. 

Neredeyse bütün kahvaltılıkları hazırlamıştım.  Masaya hazırladıklarımı götürerek tekrardan mutfağa girecekken gözüm yeni uyanmış sevgilime kaydı. Adımlarım anında dururken gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Altında gri eşofmanı, üstündeyse hiçbir şeyi yoktu. Baklavaları tamamen ortaya serilmiş köprücük kemikleri adeta ben buradayım diye bağırıyordu.

Zorlukla yutkunarak gözlerimi ondan çekip mutfağa geçtim. Sırf ben yumuşayayım diye böyle yapması hiç de adil değildi!

Arkam ona dönük bir şekilde titreyen ellerimle salatalıkları doğramaya çalışırken yavaşça yanıma yaklaşarak belime kolunu sarıp su bardağı almak adına eğilerek başını boynuma doğru yaklaştırdı. Dudaklarımı sertçe ısırarak başımı adeta önemdeki tabağa gömdüm. Araf'ın geri çekilmesini bekliyordum fakat aksine azgın elleri rahat durmuyor belimden kalçalarıma doğru kaymaya başlıyordu.

Bilerek yapıyordu! İstese gayette yanıma geçip su bardağı alabilirdi. Sakın kanma kızım, sakın kanma Dila! Hâlâ aynı şekilde durmaya devam ettiğinde daha fazla bu işkenceye dayanamayacağım için sinirle bıçağı tezgaha fırlatarak Araf'ı arkamdan ittirdim.

"Çekil şuradan! Yarım saattir bir bardak alamadın."
Sinirle tabağı içeriye götürdüğümde hiç beklemeden arkamdan geldi ve şaşkınlıkla kaşlarını havalandırarak dopdolu, çeşit çeşit donatılmış sofraya baktı.

"Kimin için bu sofra?"

"Çocuklarla Aslı gelecek, git üzerine bir şey giyin."
Gözlerine bakmayarak söylenirken baklavalarına bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Araf yanıma gelerek üzerimi aheste aheste süzdü.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin