61. Bölüm "Ölümle burun buruna"

12.7K 846 68
                                    

"Sikeyim! Sikeyim! Kim bu herif!"

Zihnimde yankılanan boğuk seslerle birlikte sıkıca kapanmış gözlerim usulca açıldı. Başımdaki keskin ağrı gözlerimin açılmasıyla kendini belli ederken gözlerimin önündeki buğu yavaş yavaş netleşirken zihnimde yankılanan boğuk sesler daha da netleşmişti.

Ben neredeydim?

Gözlerim koskocaman depoda dolaştı. Yutkunarak zincirlerle sıkıca sarılmış bedenime baktım. Siktir herifler beni tuzağa düşürmüştü. 

Ellerimin içinde hissettiğim sıcak ellerle birlikte hızla ellerimi o sıcak ellerin içinden çektim. Bu elde kimindi! Öfkeyle kendimi sırt sırta verdiğim adamdan çekmeye çalışırken
"Kimsin lan sen! Çek o pis ellerini teker teker kırıp götüne monte etmeyeyim!" diye gürledim.

Bacaklarıma ve ellerime sıkıca bağlanmış zincirleri sinirle heraket etmeye çalıştığım sırada duyduğum kıkırtıyla çırpınışlarım durdu.
Araf! Heyecanla gözlerim açılırken başımı ona doğru döndürmeye çalışmıştım.

"Araf!"

"Karım?"

Merakla ona bir şey yaptıklarını öğrenmek adına başımı çevirmeye çalışsamda bunu asla yapamıyordum. Sırt sırta ne diye bağlarsınız ki!
"Araf seni de mi kaçırdılar?"

Korkuyla çıkan sesime karşı beni sakinleştirmek ister gibi ellerimi ellerini arasına aldı. Yüreğimi garip bir huzur sararken ellerine sıkıca tutundum. Benim ona sarılmaya ihtiyacım vardı...

"Korkma güzelim benim, gayet iyiyim ben. Asıl sen iyi misin? Seni burada gördüğümde ömrümden ömür gitti Dila." diyerek titrek bir nefes soluduğunda gözlerim yorgunlukla kapanırken başımı başına yasladım.

"Dokundular mı sana bebeğim?"

"Hayır" diye fısıldadığımda rahatlayarak derin nefes verdi.

"Leylalardan dönerken iki taraftanda yolumu kestiler, yanımda da bir şey yoktu. Asıl seni nasıl aldılar buraya Araf sen kolay kolay yakalanmazsın!"
Araf asla yalnız gezmezdi, aynı zamanda boş da gezmezdi. Kaç kişi olursa olsun tek başına indirirdi.

"Abim, yolda arabanı görmüş. Telaşla beni aradı ben de emanet felan almadan düştüm yollara, önümü kestiler. Ellerinde sen vardın tek yanlış hareketimde vurucaklarını söylediler nasıl bir şey yapabilirim ki."

Ah be sevgilim...

Sahi bizim kim kaçırmıştı? Bizim bilmediğimiz bir düşmanımız mı vardı? Varda biz mi bilmiyorduk. Aral'ın gösterişli ölümünden sonra buna cesaret eden aptal kimdi?

"Aklında birisi var mı kim yapmış olabilir?"

"Bilmiyorum. Götüne güvenen birisi orası belli,"

"Araf kimse kaçırıldığımızı bilmiyor, üzerimizde bir tane bile alet yok biz buradan nasıl kurtulacağız?"
Aklıma gelen minik yavrumla korkuyla yutkundum. O daha küçücüktü, ona zarar gelmemesi gerekiyordu.

Bir keresinde annemden duymuştum, bebekler anne karnında her şeyi hissedermiş. O da hissediyor muydu? Onun için korktuğumu, endişelendiğimi hissediyor muydu? Dudaklarımın titremesine engel olamazken dişlerimi sertçe alt dudağıma geçirdim. 

Korkma...Korkma minik, sakın korkma meleğim. 

"Abim akşama kadar bizden haber alamayınca anlar Ariflere haber verir, yine de bizi bulmaları geceyi bulur seni korumamız lazım."

Bebeğimizi korumamız lazım diyemedim...

"O ne demek Araf! Sen? İkimizi de koruyacağız! Sana bir şey olsa güle oynaya buradan çıkacak mıyım sanıyorsun?"

DelikanlıWhere stories live. Discover now